Geleneksel Tıraş Forumları

Tam Versiyon: Çelik Ustura Bileme ve Ağız Açma Teknikleri(Ustalardan Tavsiyeler)
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
YAZAN: @Lord Sparhawk 05/06/2012, Saat: 23:22

Arkadaşlar macun olarak demir oksit veyahut bakır oksit olmaz. Bunların grit dereceleri farklıdır. Piyasadaki bakır veya demir oksit macunları genelde 3 mikron civarı oluyor ki bu çok düşük bir değer. Demir oksit'in içinde çok az olmakla beraber kurşun ve arsenik de bulunabilir. Krom oksit ise idealinde 0,5 -0,3 arasında partiküller içerir. Bundan dolayı da ustura son işleminde idealdir.

Ayrıca macundan ziyade her zaman toz kullanmak daha mantıklı bu ürünlerde. Çünkü içinde yapıştırıcı ve diğer bazı metal kalıntıları olabiliyor ve sonucu olumsuz etkiliyor. En güzeli toz kromoksit. Mümkünse 0,3 mikron. Kremer pigmentd. de satıyor. Bunu taze planyalanmış balza üzeirne su veya yağ ile güzelce yedirip kullanabilirsiniz. Kayışa sürülmez varsa kayışın arkasındaki pamuk ya da keten kayışa sürülür. Yoksa kot pantalon da olur.
YAZAN: @linguist 25.11.2012

c12k çok sert bir taş diye biliyorum.

Yurtdışına gönderdiğim kimse de benzediğini belirtmedi. Ama taşın ne taşu olduğunu çok merak ediyorum ben de.
Bilemeye gelince; koldaki kılları bastırmaan rahatça kesiyorsa direkt bu taşa geçebilirsiniz.

Hatta slurry hazırlayarak bu taşla da kol kıllarını kesecek duruma getirebilirsiniz. Burda önemli olan kol kıllarını kesene kadar bastırarak çalışmak sonrasında ise tüy gibi taşun üstünde gezinmek önemli.

Baskıyı ayarlamak zamanla oluyor.
YAZAN: @zakharion

03/01/2014, Saat: 06:22
çakı ve bıçak bileme için en güzeli 1milyoncularda bulunan taşları tavsiye ederim, yalnız iki çeşidi var, dikdörtgen yapılı ve iki yüzü ayrı renkli olanı bul, bir tarafı kalın bir tarafı ince olur, kalın tarafı bileme için kullan, ince tarafı en son çapak için kullan, şimdi teknik vereyim, en rahat mutfak tezgahı olur, tezgahın karşısına taşı yere yatır,

bıçak yere paralel 7~30 derece arası denk getir, açı ufalırsa keskinlik artar, amman dikkat, tek yönde bile, yani iki elinle bıçağı al keskin taraf karşıya baksın, taşa değdir, hafif baskı ile itele, geri gelirken kaldır bıçağı, tekrar sürt, bileme yapacağın yer harici bıçak yanaklarını taşa değdirme, iz yapar estetik gider, bu işi yaparken yalpalama yapma,

öteki tarafıda bileyle, taşı ters çevir, birkaç o yüzle çalış, sonra kontrol bile yapmana gerek kalmadan taşı yerine kaldır, 1 sene rahat götürür bu bıçak, çok keskin olması iyi değildir, tehlike oluşturur, ben bu şekilde makas bile bilerim, bir püf noktası vereyim, çakı için yağlama makine yağı değilde vazelin dene, aslı o dur,
YAZAN: @linguist 09/04/2013, Saat: 17:33

Bir diğer mesele de taş seçimi ve taşların da verdiği ağız karakterini değerlendirmek.

Kimisi için sadece kotikül yeterli ve doyurucu gelir kimisi benzer keskinliği biraz daha "harsh" sever.

Zaten bence ağza en son değen bileyici bu karakteri belirliyor yani (yine bana göre) en son kromoksitten geçirince kotikül ya da naniwa vs özelliğini kaybediyor.
YAZAN: @Lord Sparhawk 10/04/2013, Saat: 20:31


1. Öncelikle yeni başlayanların yaptığı hataları yapıyorsun komşum, nedir? Yaptığın işi saymak. Yani 20 kere şuna sürdüm, 50 kere buna sürdüm, x kere kayışladım diye.

Kesici gereçler, dolayısıyla çelikler dünyasında; çelik tiplerini geçelim, rastgele alaşım elemanlarının ve en son yapılan ısıl işlem yani temperlemenin nihai sonuçta muazzam etkisi vardır. Yani misal her asfaltın, her plastik malzemenin aynı olmadığı gibi her çelikte aynı değil, aksine oldukça farklıdır. Dolayısıyla, bu forumlarda hatta ve hatta bazı bileme kitaplarında aptalca "şu kadar kere sürtün, bu kadar kere bunu yapın, bir tarafta kılağı çıkınca öbür tarafı sürün" talimatları son derece yanlıştır. Her ustura farklı şekilde bilenmek ister, farklı teknik ve taşlara farklı sonuç verirler. Bir ustura için bir taşta 50 pas çok yetersiz olabilecekken, bir diğerinde aşırı ve ağzı hırpalayıcı olabilir. O yüzden asla yaptığımızı saymıyoruz ve sürekli koldaki kılları keserek kılın kesilme rahatlığına göre değerlendirerek sonraki aşamaya geçiyoruz. Bu şekilde değerlendirme yetkinliği de yılların bileme birikimini gerektirse de, sürekli konunun üzerine düşen birisi de birkaç ayda çözecektir. O yüzden asla sayarak yapma. Biraz yap kontrol et, istediğine yaklaşmışsan sonraki aşamaya geç, fazla zorlamak ağzı hırpalayıp dayanıksız hale getirmeye neden olur.

2. hht testi vs. Bunlar sentetik ve ağzın olmuşluğu hakkında hiçbir sonuç vermeyen testlerdir. Size hht testini geçmeyip tahrişşiz harika sinekkaydı tıraşlar veren pek çok ustura bilediğimi söyleyeyim. Peki neden böyle? hht yani havada asılı kıl kesme testi için ağzın çok çok ince ve homojen olması gerekir. Ancak, ağızdaki mikro kılağı yanıltıcı ekstra ince bir ağız oluşturarak hht testini çok rahat geçmesini sağlar, ama tıraşa bir başlarsınız ki daha ikinci perdede ağız körelir? Niye? çünkü o hht'de kılı kesen nihai ağız değil, ağızdaki mikro kılağı idi. Nedir kılağı? ağızdaki fazla aşındırmadan dolayı hırpalanıp belki bir yöne doğru dönen ekstra ince metal kalıntıları, bunlar gevşek ve kırılgan parçalardır, sert bir yüzeye sürüldükleri anda gerçek ağızdan koparak geride kör bir ağız bırakırlar.

Bu, bazen parmak ucunda hissedilir bazen hissedilemez. Hatta çok ince ise bazen lup ile bile görünmeyebilir. O yüzden hht testine aldanmamak gerekir. Kolunuzdaki kılın kesim rahatlığına bakarsınız, olmuş gibi ise tıraş testi yaparsınız. Tek gerçek test tıraş testidir. Bir ikinci durum da 100 usturadan belki 10'unun çelik alaşımı ve ısıl işlemi hht testini rahatça geçecek kalitededir. Çoğu ustura bu testte zorlanır. Bahsettiğim hht5 ve hht5+ için. Yani ağız kıla dokunacak ve ses çıkmadan kesilen kısım fırlayacaki daha ilerisinde kesilen kısım fırlamadan direk düşecek ve sıfır hissiyat tolacak. Buna ulaşabilen çok çok az ustura olur. Hht testini çok kolay geçen bir ustura aşırı keskin ve cilt yorucu da çıkabilir dolayısıyla daha az keskin bilenmesine ihtiyaç duyulabilir ya da tam tersi doğru düzgün hht yapmayan bir ustura çok rahat ve gayet iyi bir tıraş da verebilir.

Misal benim enstrüman yapımında kullandığım bıçaklarda üzeirne varırsam hht5+ seviyesine kolayca geliyor, ama bunlarla tıraş olsam cildim nasıl yanıt verirdi? Hiç hoş olacağını zannetmiyrum. O yüzden sadece tıraş testi yapılmalı.

3. Naniwa 10k taşın kum değeri; aşındıran taneciklerin mikron çap değerlerine baktığımızda shapton gibi diğer pek çok taşların 13k değerine tekabül ediyor. Ki 10k ve üzeri hemen hemen her sakal tipini iyi tıraş etmek için çok yeterli bir değer. Ama usturanın çeliği iyi değilse, ısıl işlemi iyi yapılmamışsa, ağzı kolay çapaklanıyorsa çok daha başka işlemler gerekebilir. Bunu da geçelim yaklaşık 25-35k değeri ince honlama yapan krom oksitte ağzı bir seviye ileri taşırken dikkatsiz ya da fazla uygulandığında anında 10k taştan daha kötü hale de getirebilir. Keza yanlış kayışlama da öyle. Buna göre herşey ideal olduğunda 10k üzeri herhangi bir taşla bilenip, krom oksite sürülen herhangi iyi çelikli bir usturanın tıraşı oldukça iyi olacaktır. Ancak başta sadece kotikül kullanılıyorsa, ilk başta ağzı çok dikkatli açmaya dikkat etmek gerekir. Kotikül her ne kadar bir honlama taşına göre oldukça hızlı aşındırma yapıp bileme ve hatta ağız açma yeterliliğine de sahip olsa da, asla bir 1-2k taş kadar net ve hızlı ağız açamaz. Bundan dolayı ağzı tam ve net olarak açmaya çok dikkat etmek gerekir. Bir yerde noksanlık kalırsa daha üst kum taşlar, krom oksit ya da kayışlama kesinlikle etkisiz kalacaktır. Sonuçta dengesiz ve ağzının bir yeri kesen, bir yeri tam kesmeyen bir ustura olarak döner. Ha ne ern ne de dovo o tip riskli sert çeliklere sahip usturalar değiller ama yine de ilk ağzı açarken çok özen gösterilmeli. Usturada olayın yarısı ilk ağzı açmanın titizliği. Mutlaka bir tane 1-2k taş olmalı.

4. Diğer konu ağızlardaki aşınma durumu. İki durum da gayet normaldir. Biri doğru biri yanlış dğeildir. Hatta bazı usturalarda tam tesfiyeli olmayan sırttan dolayı ağzı daha dalgalı şekilde açılmış olabilir gayet doğal ve sık karşılaşılan bir durumdur- bileyici hatasını saymazsak-

Ağzın az ya da çok açılmış olması tamamen usturanın anatomisi ve geometrik şekli ile alakalıdır. Hadi teknik konuşalım:

Şu yukarıda hazırladığım çizimde x bir usturanın sırt kalınlığı, y de yanak yüksekliği olsun. sizin elinizdeki usturanın sırt kalınlığı ne kadar artar ve yanak kalınlığı o kadar az olursa misal 3/8, 4/8, 5/8 ustura gibi a açısı o kadar düşecektir. Peki o a açısı nedir? Usturayı koyduğumuzda hem sırt hem de ağzın bilenen kısmı taşa değer ya, bir nevi bize bir gönye oluşturur sırt kalınlığı. İşte o gönye açısı yani nihai ağız kalınlığıdır. Dolayısıyla kalın sırtlı ve ince profilli bir ustura bilendiğinde o ern gibi bir ağız verir. Yani daha küt açıyla bilenmiş bir ağız. Ha ne olur? o ustura yıllar içerisinde bilendikçe ve sırt aşınıp inceldikçe a açısı artacağından ağız daha düşük açıyla bilenmiş olacak ve giderek daha o dovoya benzemeye başlayacaktır.

Eğer sırtı ince ama yan profili daha uzun 6/8, 7/8, 9/8 vs gibi daha büyük bir usturamız varsa o zaman ağız daha düşük bir açıyla aşınmış olacağından resimdeki dovonun ağzı gibi olur.

İkiside gayet normaldir ve dediğim gibi bu geometri ile alakalıdır. Temelinde küt bilenen ağzılar her zaman daha dayanıklı olur. Yani ern gibi olanlar. Daha düşük açıyla bilenen ağızlar daha aşınmaya ve titremeye meyili olur. Ağzın titremesi demek sakalı keserken yüzümüzde vibrasyona uğraması ve net konforlu bir kesim vermemesi hatta esnemesi demektir.

Ha bu bir 5/8, 6/8 usturada olmaz ama misal 6/8, 7/8 extra hollow dediğimiz ekstra içbükey olacak şekilde yapılmış bir usturada sorun olabilir. Bu durumda üretici ne yapar, ağzın biraz üstünde hafif kalın bir kısım bırakır. Buna göbekli, ya da karınlı içbükey denir. Aşağıdaki resimde en soldaki yani.

Bu uca yakın kısmdaki hafifçe kalın bırakılan bölüm bize ne sağlar? ağzın vibrasyonu ve esnemesine karşı bir nebze daha dayanım. Ama daha iyisi için full yerine belki hollow kullanmak daha iyi olacaktır. Çünkü vibrasyona uğramadan kesen bir ağız oldukça konforlu ve net bir kesim yapacaktır. Bunun en güzel örneği de wedge denilen kama tipi ağır usturalarda görünür. Bunlarda kenarlar ya tam düz olur, ya da varla yok arası çok az bir iç bükeylik olur. İşte buradaki sırttan ağza kadar giden tok çelik; ağzı çok stabil hale getirdiği için, bunlarla sakalınızı sanki bir satırla kemikten etleri sıyırıyormuşcasına rahat kesersiniz. Tüm bu değişkenler kullanıcının tarzına, tercihlerine ve cilt/sakal yapısını göre değişir ve çok fazla değişken vardır, kimi kama sever kimi 4/8 ekstra içbükey sever. Bu deneyerek bulunacak bir şey.

Ama sadede gelirsem, senin örnek verdiğin ern ve dovo durumunda bir aşırılığı yoktur ve bu tip ağızda aşınma/bilenme açısı farklılığı olması son derece normal ve sorunsuz bir durumdur.

5. Son olarak, kotikül çok versatil bir taş olduğundan 5k taş almana bence gerek yok. Ama dediğim gibi 1k iyi olurdu. Özellikle chosera. Ha 1k'nın yanına 3 ve 5k alırsan olmaz mı olur, hem daha tutarlı hem de kotükülden çok daha hızlı şekilde ağzı oluşturmuş olursun. Fakat ben çok da gerekli dğeil diyorum ara taşlar için. Eğer sadece 10 naniwan olsaydı ara taşlar şart olacaktı ama kotikül 3-8 k arasını hızla hallebilen bir taş zaten. Fakat yine belirtiyorum dikkatli ve özenli olmak koşuluyla. Her kotikül aynı veirmde olmaz. Bazıları daha hızlıi bazıları daha yavaş, bazıları daha ince, bazıları daha kaba biler.

Yani kotikül aldım taş olayını bitirdim diye bir şey yok. Özellikle eskilerden kalma vintage dediğimiz kotiküllerin verdiği ağızlar bugünkü varyetelerden çok daha iyi.
YAZAN: @ustura

25/03/2012, Saat: 19:18

Her Usturanin kendi yapisina göre bilenme sekli vardir,örnegin "singing"usturaya genis bir agiz yapamazsiniz veya Amerikalilarin "Chopper"diye adlandirdigi 28mm enindeki bir usturaya da daracik agiz acamazsiniz.Usturanin agzini yaparken cok konforlu olmasini istiyorsaniz facette sistemi uygulamasi gerekir.Facette kücük alan demektir,yani Usturanin agzinda böyle alanlar acmak gerekir.Izah etmesi biraz zor olacak ama biraz acayim.

Usturanin bileme islemi bittikten sonra Usturanin sirtina boydan boya bir bant yapistirilir(bildigimiz seffaf izole bant)ve 10.000-12.000 grit olan bir biley tasinda cekilir(sadece geriye dogru ve bastirmadan)sonra ayni islemi bir bant daha yapistirarak tekrarlarsiniz.Bu sekilde Usturanin agzinda üc Facette acmis olunur.

Bütün bu anlattiklarim sadece Usturanin agiz kismini ilgilendiran islemler,bu sekilde bilenen ustura kolay kolay körlenmez.Ayni sistemle Bilenen bicaklarin agzinda kirilma ihtimali cok düsük olur.
YAZAN: @Lord Sparhawk 07/11/2013, Saat: 00:43


Özel bir bilgiye gerek yok, bant işlemi ile ikincil veya üçüncül mikro ağız açmak, zorunlu kalmadıkça benim tasvip etmediğim bir durum. Isıl işlemi iyi, tanecik yapısı küçük çelik usturalarda hiç gerek olmayan olay. Usturadaki en mükemmel mikro açı taş, pasta vs ile değil, deri ile olur. Çünkü en pürüzsüz deri dahi az da olsa aşındırıcıdır. Haliyle zamanla olur. Bu usturayı bileme sonrası ilk kayışlamada değil ama tıraşta kullandıkça 5-6 tıraş sonrası belirginleşmeye ve ağzın konforu kıvama gelmeye başlar.

Kimseye saldırmak değil amacım, kişisel izlenimlerim ustura ya da başka kesici gereç bilenme/honlamasında bantla ya da başka metodlarla mikro açı elde etmeye çalışanların çok büyük bir kısmı metalurjiden, kesme fiziğinden bihaber ve/veya gerekli bileme/honlama tekniğinden yoksun ya da bunda kolaya kaçmaya çalışan kişiler. En basiti hakiki kamaları bantla bilemeye çalışanlar misal. Mikro açı kullanan kişilerin çok azı doğru zamanda, ne yaptıklarını bilerek bunu yapıyorlar. Çoğunluğu forumlardan gördükleriyle her gerece aynı işlemi uyguluyorlar.

Usturaya dönersek bant ancak iki durumdan dolayı kullanılabilir, aksi taktirde usturanın simetrisi bozarsınız. Ustura bilendikçe sırtı gibi ağzı da aynı oranda aşınarak ağız açısı hep sabit kalır. Ağzı az aşınır sırtı çok aşınır diye birşey yok. Bunu yapanın ağız açma ve bileme tekniği kusurludur. Ya da antika usturalara bakarak böyle bir korkuya kapılıyordur. Bazen belli durumlarda ilk ağız açmada çelik yamuk dövülmüşse ve sırtta asimetriklik varsa, mecburen o sırt dengesiz ve fazlaca yenilerek simetrik hale getirilmek zorundadır.

Bundan sonra bir sonraki kullanıcı bunu sırtı çok aşınmış olarak algılayabilir. Halbuki herşeyin basit açıklamaları var.

Daha önce de yazdım bu bant ve mikro açı olayını. Hatta murray carter videosunu da paylaşmıştım. Bahsettiğim iki durum şudur. Bir, usturanız çok süslü, alengirli, altınlı maltınlı bir usturayla, dovo pearlex vs gibi, belki görüntüsü bozulmasın, kaplamaları aynı kalsın isteğiyle bant kullanabilirsiniz. bu tip usturalar çok güzel olmakla birlikte bakımları hep sıkıntıdır. Aynı şekilde sırtta filework dediğimiz süslemeleri eğe işi varsa bazı üst sınıf thiers issardlarda görülen o zaman taşa ve özellikle kayışa zarar vermemesi için de bant kullanabilirsiniz.

Gelelim daha teknik ve önemli bir gereksinime ise, eğer çeliğin tane yapısı büyükse, kırımaya, çapaklanmaya müsat bir çelikse -ki bunun nasıl birşey olduğunu tarif etmem pek mümkün değil, elinizden çok kesici gereç geçtikçe farkı algılayacağınız bir durum- bu durumda bant kullanımı ile daha küt bir ikincil mikro açı oluşturak daha dayanıklı ve tok bir nihai ağız elde edersiniz ki bu sizi problemlerden kurtarır, ayrıca o büyük tanecikli çelikten daha mümkün iyi bir keskinlik elde etmenizi sağlar.

Bir diğer çelik sıkıntısı olarak da çeliğin ısıl işleminin sorunlu olması ve/veya alaşımının genel olarak yumuşak kalmasından dolayı genel olarak çok yumuşak, çabuk körelmeye meyilli bir çelikten usturanız varsa bu oluşturduğunuz daha küt açılı mikro ağız ile biraz daha uzun süre dayanıklılık elde edersiniz ki bu ustura dışında özellikle ahşap aletlerinde sıkça kullanılır.

Bunun dışında ağız her zaman tek açı olmaldır. Gerisini zaten kayış hallediyor. Maksimum performans tek açı ile olur. Baskı ve testere tipi iki kesim vardır. Baskı kesim de düşük baskı kesim ve darbeli baskılı kesim olarak ikiye ayrılabilir. Sakalı kesme işlevi düşük baskılı kesim. Bunun için olabildiğince düşük açılı, çapaksız ve honlanmış bir kesme ağzına ihtiyaç duyulur. Bu da tek açılı, bantsız bilenmiş ağızdan geçer. İşin özeti sorunsuz ve iyi çeliğe sahip bir usturanız var ve bantla biliyorsanız usturanızdan alacağınız verimi yüksek oranda kısıtlıyorsunuz demektir.

Bu tamamen geometri ve fizik kuralları ile belli kesin bir durumdur. Açı düştükçe karşı baskı azalır, kesim rahatlar, dayanıklılık azalır, açı kütleştikçe karşı baskı artar, kesim zorlaşır, dayanıklılık artar. Herşeyi kesmenin doğru açısı vardır ve usturanın sakal kesme açısı sırtın kalınlığı ile sabit ayarlanmıştır. Bant vs takarak bunu bozmayınız.
YAZAN: @Lord Sparhawk 10.03.2013

Hayır elmas taşlar honlama yapmaz. En küçük mikronluları dahi oldukça hızlı ve agresif bileme yapar. El aletleri için ve ustura ve diğer kesici gereçlerde ağzı açmak için idealdir. Sakal tıraş edecek bir kesici nesnenin ağzının çok ince ve aynı zamanda pürüzsüzleştirilerek yumuşatılmış olması gerekir. Elmas aşındırıcılar bunu sağlayamaz.

Hassas işler için ucuz elmas taşları da kullanılmaz. Bunların bağlı olduğu nikel ya da çelik tablanın kusursuz derecede düz olması gerekir. Ucuz çin yapımı taşlarda bu tablalar yeterince düz olmaz. Ayrıca kaliteli taşlardaki monokristalin elmas parçacıkların aksine polikristalin parçacık kullanıdıklarındna daha kötü bilemeyi, daha yavaş yapar ve daha hızlı aşınırlar. Dolayısıyla dmt, atoma gibi markalardan şaşmamak gerekir.

18.05.2013
hone honlama
grind taşlama demek

taşlama taş motorunda yapılır Kısa sürede çok metal aşındırmada, metale şekil verip ağız açmada kullanılır. Usturada ilk yapımında iç bükeyliğini verme işi dışında bir daha taşlama yapılmaz.

Honlama, hehagi bir kesici gerecin kesici ağzı bilendikten sonra, ağızda kalan mikroskobik pürüzleri yok edip, ayna gibi pürüzsüz bir yüzey elde etmek için yapılan bileme sonrası nihai işlemdir. Genellikle 6k'ya kadar bileme 6k ve sonrası honlama olur. Her kesici gereç honlanmaz, ancak baskıya dayalı, hassas kesim yapan gereçler honlanır.
YAZAN: 09/09/2013, Saat: 12:58 (Son Düzenleme: 09/09/2013, Saat: 13:27, Düzenleyen: @porsuk )

Kurşun kalemle taşın yüzeyine rastgele çizgiler çizin (çok düzgün olması şart değil). Zımparayı düz bir yere koyun. Taşı zımparayı ıslatın.

Taşı zımparanın üzerinde ileri geri sağ sol veya 8 çizerek gezdirin. Kurşun kalem izlerinin hepsi gidene kadar devam edin.

Taş temizlenince düzlenmiş demektir. Düzlenecek taşı açılı sürerek taşın sivri kenarlarını da yumuşatın bunu çok az yapmanız yeterli, keskin kenarlar usturayı bilerken sorun olabilir. Düzleme taşı ile akan çeşmenin altında da taşları birbirine sürerek yapabilirsiniz.

Taşın zımparaya göre avantajı pratik olduğu için çok sık bileme yapanlar için kolay olması. Youtube de Hone lapping, stone lapping gibi vidyolara da bakabilirsiniz.
YAZAN: @Hasan Ali 12/09/2013, Saat: 17:05

Düzleştirmeden kasıt bileme taşın bileyici yüzey(ler)inin DÜZLEM haline getirilmesidir.

Yüzey düzlem olmalıdır ki, ustura taşın üzerine ağzı ve sırtı ile birlikte bütün noktalardan tam olarak temas etsin ve her yeri tam olarak bilenebilsin,

hem de taş anormal olarak aşınmasın.

Bunun için ihtiyacımız olan şey düzgün (düzlem) ve aşındırıcı bir yüzeydir.

Taşı bu yüzeye yumuşakça ve mümkün olduğunca her noktasından aynı basınçla (tercihen kendi ağırlığıyla veya tersi, aşındırıcı cizmin kendi ağırlığıyla) bastırıp yumuşak hareketlerle aşındırarak ve yüksek kısımların aşındırılmasını sağlayarak düzlem bir yüzeyi olan taş elde ederiz. O nedenle düzgün ve sert bir yüzeye serilmiş zımpara levhası kullanılabileceği gibi naşka bir yaş da bu amaçla kullanılabilir.

Neyi ne amaçla yaptığımızı bilir ve uygun bir gereçleri yeterli el işçiliğiyle kullanırsak sonuç almamak mümkün değildir.

Ben bugün iki taş düzleştirdim. Biri siyah yerli taş, diğeri sarı coticule. Tezgahın üzerine 300 zımpara serdim, hafif ıslatarak çok kısa dairesel ve sekiz hareketleri, çapraz ve düz sürüşler yaptım.

Coticule zaten iyiymiş, bütün çizgiler birlikte ve hemen yokoldu (bu taşın yüzeyinin düzlem olduğunu gösterir), siyah taş biraz daha fazla zaman aldı (coticule 30 sn ise bu 60 sn). Yerli taşın kenarlarındaki çizgiler hemen gitti, orta kısmındakiler bariz bir şekilde kaldı, ama birkaç saniye sonra onlar da gitti.
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10