Avukatınız Cevaplıyor
(05/10/2013, Saat: 17:54)McOrco Adlı Kullanıcıdan Alıntı: hocam merhaba

malumunuz bende köpek bakıyorum. tuvaletını yaptıgında posetle alır çöpe atarım. buralardaki her insanda öyle yapar. yıllardır sıkıntısız yaşar gideriz. şimdi apartmanımın etrafında bir tip peyda oldu köpeğini en olmayacak yerlere soktugu gibi (anaokulu giriş kapısı, apartman kapısı, cocuk parkı gibi) yerlere yaptırıp toplamadan gidiyor. gidip efendi efendi uyardım 5199 geregide insan olarak vazifende toplayıp poşetle çöpe atmak dedim. poşetde verdim. aynen tam gaz devam ediyor ortalıgı mahfetmeye. bunun gibiler yüzünden sokak köpeklerimiz zehirleniyor daha bir tanesi yeni silahla vuruldu. bizimde huzurumuz kalmadı.

duyduguma göre "birileri" bunun arabasının tüm kapı kollarının içine kendi köpeğinin pisligini tıkmıs. Smile bunun cezası nedır. kabahatlerden yırtabilirmi "o birileri" yakalanması halinde? Angel

Bilincli birey bilincli toplumun temel diregidir Angel

GT-I9300 cihazımdan Tapatalk 4 ile gönderildi
memleket kurtulana kadar siyah
Cevapla
mornetto üstadım kayınpederime açılan bir dava var.2008 yılında k.peder ve başka bir şahıs 3. bir şahsa kefil oluyor.k.pederim 2. kefilmiş.
Kredi çeken şahıs kredinin bir kısmını ödememiş.1. kefil de kalan borcu ödeyip,ödediği tutarın yasal faizi ile birlikte yarısını k.pederimden almak için dava açmış.Mahkeme bankadan bilirkişi raporu istemiş.Bayramdan sonra dava devam edecek.Sizin görüşünüz nedir?Kanun bu konuda ne der?
Cevapla
(08/10/2013, Saat: 18:44)bulent45 Adlı Kullanıcıdan Alıntı: mornetto üstadım kayınpederime açılan bir dava var.2008 yılında k.peder ve başka bir şahıs 3. bir şahsa kefil oluyor.k.pederim 2. kefilmiş.
Kredi çeken şahıs kredinin bir kısmını ödememiş.1. kefil de kalan borcu ödeyip,ödediği tutarın yasal faizi ile birlikte yarısını k.pederimden almak için dava açmış.Mahkeme bankadan bilirkişi raporu istemiş.Bayramdan sonra dava devam edecek.Sizin görüşünüz nedir?Kanun bu konuda ne der?

Kanun maddeleri ile açıklamamı isterseniz bu biraz uğraştırır beni, tıpkı davaya hazırlık gibi dilekçe yazımı gibi.. Ama ön bilgi olarak şunu söyleyebilirim; Kefaletin amacı, asıl borç, asıl borçlu tarafından ödenmediğinde onun adına ödeme yapmaktır, kısmi yahut borcun tamamına kefalet şeklinde vücut bulur. BORÇ ÖDENMİŞSE KEFİLDEN DEĞİL YALNIZCA ASIL BORÇLUDAN TAHSİL EDİLMEK ÜZERE RÜCU DAVASI İKA EDİLİR. KEFİLE AÇILAN DAVA BATILDIR, HUKUKTA YOK HÜKMÜNDEDİR. Mahkemenin bilirkişi raporuna neden ihtiyaç duyduğunu anlamış değilim, kefalet ilişkisi ispat edilip, asıl borçludan iş bu borç tahsil edilmelidir. Kefil, ödediği bir borcu diğer kefilden değil, yalnızca asıl borçludan rücu yoluyla tahsil edebilir..Tşk..
Cevapla
(08/10/2013, Saat: 19:34)mornetto Adlı Kullanıcıdan Alıntı:
(08/10/2013, Saat: 18:44)bulent45 Adlı Kullanıcıdan Alıntı: mornetto üstadım kayınpederime açılan bir dava var.2008 yılında k.peder ve başka bir şahıs 3. bir şahsa kefil oluyor.k.pederim 2. kefilmiş.
Kredi çeken şahıs kredinin bir kısmını ödememiş.1. kefil de kalan borcu ödeyip,ödediği tutarın yasal faizi ile birlikte yarısını k.pederimden almak için dava açmış.Mahkeme bankadan bilirkişi raporu istemiş.Bayramdan sonra dava devam edecek.Sizin görüşünüz nedir?Kanun bu konuda ne der?

Kanun maddeleri ile açıklamamı isterseniz bu biraz uğraştırır beni, tıpkı davaya hazırlık gibi dilekçe yazımı gibi.. Ama ön bilgi olarak şunu söyleyebilirim; Kefaletin amacı, asıl borç, asıl borçlu tarafından ödenmediğinde onun adına ödeme yapmaktır, kısmi yahut borcun tamamına kefalet şeklinde vücut bulur. BORÇ ÖDENMİŞSE KEFİLDEN DEĞİL YALNIZCA ASIL BORÇLUDAN TAHSİL EDİLMEK ÜZERE RÜCU DAVASI İKA EDİLİR. KEFİLE AÇILAN DAVA BATILDIR, HUKUKTA YOK HÜKMÜNDEDİR. Mahkemenin bilirkişi raporuna neden ihtiyaç duyduğunu anlamış değilim, kefalet ilişkisi ispat edilip, asıl borçludan iş bu borç tahsil edilmelidir. Kefil, ödediği bir borcu diğer kefilden değil, yalnızca asıl borçludan rücu yoluyla tahsil edebilir..Tşk..

Cevabınız için teşekkürler üstadım.Bende telefonda öğrendiğim için mahkemenin bankadan neden istediğini ve detaylarını tam öğrenemedim.
Cevapla
Sonucu merak ettim ben de, bilgilendirirseniz sevinirim bülent tşk Smile
Cevapla
Kefilin kefile açtığı dava yok hükmündeyse davayı açanlar ve onaylayan makamlar '' yerse '' diye mi izin vermişler.
Diğer husus zincirleme kefalette aynı şey mi?
Selamlar
Cevapla
(08/10/2013, Saat: 19:53)ihtilaf Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Kefilin kefile açtığı dava yok hükmündeyse davayı açanlar ve onaylayan makamlar '' yerse '' diye mi izin vermişler.
Diğer husus zincirleme kefalette aynı şey mi?
Selamlar

Üstadım ben de merak etmekteyim, dava açılır konusu absürt bir şey de olsa açılır ama çoğu dava reddedilir ve avukatlık parasına ve masraflara hükmolunur davacı aleyhine. Mahkemenin neyi kabul ettiği şu an müphem, bilirkişi değil sanırım kredi kullandıran bankadan evraklar istenmiş olmakla, kefalet ilişkisinin tespiti, buradan dahi asıl borçluya ika edilmesi gereken davanın diğer kefil yönünden reddine, asıl borçlu yönünden davanın kabulüne şeklinde bir süreç bekliyorum ben..
Cevapla
Kambiyo senetleri yahut banka kredilerinde kefil olunan borç miktarı belirtilmediği sürece, kefiller borcun tamamından mesuldür. Kambiyo senedinde kefil, asıl borçlu ile aynı derece ve borca sahiptir. Yani son hamil, istediği kefil yahut asıl borçludan alacağını isteyebilir. Banka da bu, asıl alacaklıdan tahsil edilemediğinde devreye girer. Kefil, kefile ödediği para için dava açamaz, reddedilir. Asıl borçludan ödediği miktarınca isteyebilir.
Cevapla
T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/4923
Karar: 2003/11833
Karar Tarihi: 15.12.2003


KEFİLİN ASIL BORÇLUYA RÜCU HAKKI - SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME - KEFİLİN SORUMLULUĞU

ÖZET : Dava, kredi sözleşmesine kefalet nedeniyle ödenen paranın bankadan istirdatı istemine ilişkindir. Davacı kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi yüzünden hakkında başlatılmış bir icra takibi ya da açılmış bir dava yokken banka şubesinin telefonla durumu açıklaması sonucu, ihtiyati tedbir kararı ile aleyhine icra takibi yapılmasını durdurma, menfi tesbit davası açma gibi haklarını kullanmadan ve ihtirazi kayıt dahi koymadan kendi serbest iradesi ile ödeme yapmıştır. Bu durumda, BK.nun 62 nci maddesinin olayda uygulanması koşulu bulunmamaktadır. Ancak, kefilin kefaletten doğan borcunu ödedikten sonra BK.nun 496 ncı maddesi hükmü uyarınca asıl borçluya yasadan ötürü dönme ( rücu ) hakkı bulunduğundan, malvarlığında hakkı olmayan bir artış meydana gelen asıl borçluya karşı dava açılabilecektir. Bu itibarla, mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

(818 S. K. m. 62, 496)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Balıkesir Asliye 1.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 27.12.2002 tarih ve 2001/940 - 2002/884 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı Süha İ.'nin kredi kartı sözleşmesinde kefil olarak yer aldığını, geçen Eylül ayında davalı banka yetkilisinin kendisini arayarak Süha İzmirli'nin borcunu ödemediğini, bu nedenle hakkında icra takibi yapılacağını, ancak bu halde yüksek faizle karşılaşacağını bildirip, baskı yaptığını, kredi sözleşmesinden örnek verilmeyen müvekkilinin bu manevi baskı nedeniyle aracını satarak davalıya 1.550.000.000.-TL.yı 09.10.2001 tarihinde ödediğini, daha sonra basından kefilin sorumluluğunu öğrendiğini, kredi sözleşmesinde kefilin limitinin bulunmadığını, kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığını ileri sürerek, müvekkilinin hataen ödediği, 1.550.000.000.-TL.nın 09.10.2001 tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, kredi borçlusunun borcunu ödememesi nedeniyle kefil olan davacının telefonla arandığını, davacının kefaletinin müteselsil kefalet niteliğinde olduğunu, kredi kartı sözleşmesinde belirtilen dönemsel harcama limitinden her harcama dönemi için ayrı ayrı sorumlu bulunduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından sözleşmede kefalet limitinin 700.000.000.-TL gözükmesine karşılık, bundan bir ay sonra kredi borçlusuna gönderilen kredi kartı şube teklif formunda önerilen kredi limitinin 10.000.000.-TL olarak belirtilmesi, sözleşme tanzimi sırasında limitin belirlenmediği sonucunu doğurduğu, bu nedenle BK.nun 484 ncü maddesi hükmüne uyulmaması nedeniyle kefalet aktinin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 1.550.000.000.-TL.nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, kredi sözleşmesine kefalet nedeniyle ödenen paranın bankadan istirdatı istemine ilişkindir. Davacı kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi yüzünden hakkında başlatılmış bir icra takibi ya da açılmış bir dava yokken banka şubesinin telefonla durumu açıklaması sonucu, ihtiyati tedbir kararı ile aleyhine icra takibi yapılmasını durdurma, menfi tespit davası açma gibi haklarını kullanmadan ve ihtirazi kayıt dahi koymadan kendi serbest iradesi ile ödeme yapmıştır. Bu durumda, BK.nun 62 nci maddesinin olayda uygulanması koşulu bulunmamaktadır. Ancak, kefilin kefaletten doğan borcunu ödedikten sonra BK.nun 496 ncı maddesi hükmü uyarınca asıl borçluya yasadan ötürü dönme ( rücu ) hakkı bulunduğundan, malvarlığında hakkı olmayan bir artış meydana gelen asıl borçluya karşı dava açılabilecektir. Bu itibarla, mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.12.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Cevapla
Mornetto izninizle bir şey danışmak istiyorum.
Olay şu şekilde;
İzmir'de görev yapan bir polis memuru, 6 yıllık zorunlu hizmet süresi dolmadan istifa edince İçişleri Bakanlığı kendisinden öğrenim süresinde devletin yaptığı masrafları faiziyle istemişti. Polis memuru, Bakanlığı bu işleminin iptali için dava açmıştı.
Davaya bakan İzmir 2'nci İdare Mahkemesi, polis memurundan masraf istenmesinin dayanağı olan Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun "Bu süre (6 yıl) zarfında memuriyetten çekilen, çekilmiş sayılan, meslekten veya memuriyetten çıkarma cezası alan ve aslî memurluğa atanamayarak ilişiği kesilenler, mecburi hizmet sürelerinin kalan her yılı için, kendilerine yapılmış olan öğretim masraflarını tazminat olarak ödemek zorundadırlar" hükmündeki "mecburi hizmet sürelerinin kalan her yılı için" bölümünün Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürerek Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi, başvuruyu önceki günkü toplantısında ele alarak düzenlemeyi iptal etti. Ancak Mahkeme, yasal boşluk oluşmaması bakımından, yeni düzenleme yapılabilmesi için Meclis'e 6 ay süre tanıdı.

Şimdi bana daha tazminat için tebliğ yapılmadı fakat tebliğden sonra nasıl bir yol izlemem gerek kabaca?
Hiç bir şey ummuyorum,
hiç bir şeyden korkmuyorum,
özgürüm..
Zorba
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: