Çelik usturaya başlamak isteyenlere bazı önerilerim
#1
Merhaba arkadaşlar,

biraz canım sıkıldı, bayadır da konu açmıyorum, dedim yazalım bir şeyler. Zaten son zamanlarda aklımda olan bir kaç ufak detay vardı, aktarmış olurum. Çok kompleks şeyler yazmayacağım, malum hem burada hem blogda zaten yazdım, başka komşularımız da yazdı.

Biz genellikle çeliğe yeni başlayacak olanlara öncelikle uygun fiyatlı, normal ölçüde, sade görünümlü hatta belki estetik olarak kusurlu ama çelik olarak iyi usturalarla başlamalarını öneriyoruz. Fakat nedense çoğu zaman buna dikkat edilmiyor ve herkes "ucuz ama güzel" ustura arayışına giriyor. Arkadaşlar hepinizin bildiği üzere üç kuruşa beş köfte olmaz, yani "hem ucuz olsun hem güzel olsun" malesef öyle bir ihtimal yok. Burada asıl kastım aslında pakistan ya da çinde köhne şekilde üretilip, biraz şekil olarak süslü hale getirlmiş olup, avrupada abidik gubidik markalara satılan usturalar. İkinci olarak da aliexpress usturaları.

Şimdi bakıyorsunuz düzgün bir ustura 1500+ lira. Alexprese bakıyorsunuz x marka ürün 25 dolar. Hem de 6/8 ve süslemeli, güzel saplı. Ya da ne bileyim xx donovan bilmemne marka, süslü kutularda premium ustura markaları fiyatına satılan şeyler var. Aslında işten çok anlamayan bile bir abukluk görür onlarda. Siz bunlara tav olup paranızı harcıyorsunuz. Halbuki bunlar tencere kapağı çeliğinden mamül, yamuk yumuk taşlanmış, simetrisi bozuk, iyi ağız almayan, alsa koruyamayan, kalın rahatsız saplı çöp ürünler çıkıyor. Bu sefer para harcandı ya, ben bunu adam edeceğim diye uğraşıyorsunuz. O da olmuyor. Oluyor çöp. Bu malesef size usturaya girişte çok tatsız bir tecrübe olmuş oluyor ve belki daha yolun başında sizi soğutup, vazgeçiriyor. İşte bunları yaşamamak için uygun fiyatlı ama "bedava fiyatlı değil" ve gerçek anlamda profesyonel markaların modellerinden ustura alın. Bunları "adam etmenize" gerek olmaz. Çünkü zaten düzgündürler. Ha estetik veya kondisyon olarak kusurlularsa üzerinde çalışıp restore etmeyi deneyebilirsiniz. Bu hiç kolay bir iş değildir ama el işçiliği olana keyifli bir çalışmadır hem de bir yerlerden başlamış olursunuz. Ama el işçiliğiniz yoksa kesinlikle girmeyin o işe, usturayı mundar edersiniz.

Bir diğer değinmek istediğim konu; honlama yaparken hht ve çiziksiz ayna parlaklığında ağız elde etme fetişine kapılmayın derim. Bu fetişe zamanında ben de kapılmış biri olarak ne kadar gereksiz bir çaba olduğunu güzelce deneyimledim. Biliyorsunuz kabaca 0-5 arası 6 seviye var. Sanki tıraş ancak hht5 olursa olabilirmiş gibi bir algı olabiliyor ki bu çok yanlış. 3-5 arası değerlerin hepsinde tıraş olabilirsiniz. Hem her usturanın ulaşabileceği bir değer vardır, hem de her taşın ulaştırabileceği bir değer vardır. hht 3 ustura konforsuz bir tıraş verecek diye bir kaide olmadığı gibi, hht5 usturanın da konforlu bir tıraş vereceğinin garantisi yoktur. Nasıl feather jilet çok keskin olmasına rağmen çoğu cildi yoran sert bir jiletse, hht5'e ulaşan çoğu ustura da benzer karakterde olmaktadır. Aslında genelde en konforlu aralık hht 4'tür. Zaten çoğu usturanın da ulaştığı maks değer bu olmaktadır. Az sayıdaki ustura gerçek hht5'e ulaşıyor ama zaten gerekli de değil. Bunları neden yazıyorum. Bakın hht5 yapacağım diye aşırı honlama yapmak yani overhoning hatası çok karşılaşılan bir durumdur. Siz aşırı keskin ağza ulaşacağım diye her taşta o kadar çok oyalanır o kadar gereksiz metal aşındırırsınız ki, ortaya çıkan ağız geçtim tıraşı daha kayışlarken bile körelen bir ağız olabilir. İyi ihtimalle ise tıraş esnasında bir yanakta süper başlayıp, öbür yanağınızda körelen bir ustura olur. Bunu yaşıyorsanız anlayın ki aşırı honlama yaptınız. Yanii ağzı keskin yapacağım diye incelte incelte harap ettiniz, hırpaladınız. Onu artık ne mantar, ne krom oksit ne deri kayış kurtarabilir. Yeni baştan başlayacaksınız. Aynı hata hht seviyesine ulaşmada değil de, ağzı çiziksiz parlak hale getirmeye çalışırken de oluyor. Bazı kullanıcılar sanıyor ki ağzıdaki o gözle zor görülen mikroskopik taş çizikleri konforu etkiler, o yüzden ağız ayna gibi pürüzsüz olmalıdır. Ne var ki bu da tam olarak doğru değildir. Özellikle bitirme taşlarından sonra ağızda çizik kalıp kalmaması önemli değildir. Çünkü kesen kısım ağzın nihai ucudur. Geride kalan yanak kısmı önemli değildir. Bunu yok edeceğim diye uğraşmanız yine aşırı honlamayı doğuracaktır. Her taşın aşındırma seviyesi farklıdır. Misal sentetik bitiriciler çok hızlı keserler. Siz bunlarla çizikleri görünmez yapacağım diye 50-70 pas sürüyorsunuz ya işte ağzı mahvediyorsunuz. Halbuki 10-20 pas yeterlidir. Yine kotikülde pürüzsüz his olacak, ayna gibi olacak diye 200 pas yapıyorsunuz ya, doğrusu bir önceki taşa göre belirgin keskinlik farkını gördüğünüz anda bırakmaktır. Sonrası ağzı erozyona uğratacaktır.

Şu sözümü unutmayın:

"Yıllar süren bileme ve honlama deneyiminizde ulaşması en zor olan nokta; ne zaman duracağınızı bilmek ve o noktada durabilmektir."

İradenize hakim olmalısınız, optimum noktayı gördüğünüzde "biraz daha süreyim belki daha da keskin olur" düşüncesine kapılmamalısınız. Aynı şey hht için de geçerli hht5'e uğraşmak için kendinizi paralamamalısınız. Bunun için saatlerce uğraşmamalısınız. Sonuçta elde etseniz bile tıraşı hoşunuza gitmeyecek bir ağız ortaya çıkabilir. O yüzden durmayı iyi bilin. Kendinizi bu konuda çok iyi terbiye edin.

Bir kere daha yazayım hht testi, kıl kesme testi asla o usturanın nasıl tıraş edeceğini göstermez. Henüz hht3 gibi görünen ve yok bu kesmez dediğiniz bir ustura, evet belki yağ gibi akmadan ama hem yakın hem de muazzam konforlu bir tıraş sonucu verip sizi çok şaşırtabilir.

Çok hata yapılan bir başka konu da; ustura seçiminde taşlama ve ölçü meselesi. Nasıl bugün fırçalarda çok iri düğümlü fırça trendi, makinelerde r41 gibi çok agresif makineler trendi varsa, bu aşırılığa usturalarda da kaptırılabiliyor. Kocaman 7/8, 8/8 olsun, ekstra ince taşlama olsun, lazer gibi keskin olsun. E ama arkadaşım herşeyin en en en en olması sana tıraşta da o şekilde yansımayacak ki.. Belki sana kayışlaması zor gelecek, belki ağzı çabuk dönecek, belki cildini tahriş edecek..

En en diye asla ama asla zorlamayın. Aksine azla yetinmeyi öğrenin, aza alışın. Göreceksiniz ki onların da tadı farklı olacak. Misal ciltte yarım ya da çeyrek içbükey usturaların konforu her daim tam ve ekstra iç bükeylerin konforundan daha iyidir. Bunlar hataları ve teknik kusurları daha çok affederler, ağızları kolay kolay dönmez, keskinliklerini daha uzun süre korurlar. Kullanmaları, kayışlamaları daha kolaydır. İnanmıyorsanız bulduğunuz iyi bir 3/8 ya da 4/8'i honlayıp tıraş olun, sonra 6/8lik bir tam içbükeyle tıraş olun, devasa farkı görün. Usturalarda büyük, ince, iri vs bir pazarlama trendi olmuştur. Aslında usturanın büyüklüğü tıraşını çok fazla etkilemez. Ufak ölçü ya da taşlaması sığ bir ustura da eğer iyi bir çeliğe sahipse ve doğru honlanmışsa yağ gibi tıraşlar verecektir.

Taş meselesi, evet gerçekten hiç bir ağız bir kotikül ağzı gibi olmuyor. Ne yapıp ne edip elinde sonunda yine kotiküle dönersiniz. Ha benim gibi bu işi profesyonel olarak yapıyorsanız, yani bu işten para kazanıyorsanız o zaman çelik ve taş bilginizin olması ve hangi usturaya, hangi ölçüye, hangi taşlamaya, hangi sakal tipine göre hangi taş türünü kuıllanacağınızı, ne düzeyde keskinliğe çıkacağınızı bilmek zorundasınızdır ve ona göre hareket edersiniz. Çünkü o konu bir deniz deryadır ve asla katı kurallar yoktur. Ustura elinize geçer, incelersiniz, taşa sürtersiniz ve o an nasıl bir çeliğe sahip olduğunu algılayıp nasıl bir taş istediğini bilirsiniz. Ama sadece bir kullanıcıysanız taş çeşitliliğinde boğulmayın. Çok kasarsanız sadece 1 kotükül, bir pasta kotükülü ve bir kayışla mutlu mesut idare edersiniz. Bunu lezzetlendirmek size ve gereksinimlerinize kalmıştır. Misal sadece zeytinyağı limonla da gayet güzel salata yapabilirsiniz ama içine mevsime göre biraz çilek, yeşil elma veya armut da koyduğunuzda ona ekstra bir lezzet katmış olursunuz. Geliştirirsiniz. Honlamada da böyle. Ne alırsanız alın, en iyi konforu kotikülde bulacağınızı bilin. Kotikül eşittir usturacı taşı. Usturacıysanız kotikülünüz olacak.

Yağlama konusunda da ince bir detay var. Seyrek kullanacaksanız yağlayın diyoruz ya; usturanızı kullandıktan sonra kurutup hemen yağlamayın. Neden derseniz gözle ve elinizle hissedemeseniz bile yüzeyde nem zerreciği kalmış olabilir. Siz bunun üzerine yağ sürerseniz o nem hava ile teması kesildiğinden buharlaşamaz ve yağın altından çeliği oksitler. Özellikle Dovo altın kaplamalarda sık gördüğüm bir durum altın kaplamanın altından pas çıkması. Kaplama çok ince olduğundan nem altta kalabiliyor ve iyi kurutulmazsa ya da tam kurumadan yağlanırsa hadii bakıyorsunuz pas. Mekanik aşındırma tek çözüm, e o zamanda o altın kaplama anında yok oluyor, kaçışı yok. O yüzden kullandıktan sonra yağlayacaksanız, peçeteyle, pamukla kurutabildsiğiniz kadar kurutun. Sonra kuru ve sıcak bir ortamda birkaç saat bekletin, ancak ondan sonra yağlayın ki sonra kötü sürprizlerle karşılaşmayın. Evet makbulu karbon çeliği olan usturalarda pas hep bir problem. Ama bunu çok gözünüzde büyütmeyin. Taze pas rahatlıkla temizlenebilir. En fazla biraz izi kalır. Eski pas detaylı bir çalışma ister ve sonucunda belirgin korozyon izleri bırakır. Ama bunlar artık ölüdür yeniden aktif olmazlar. Bir nevi savaş yarası gibi düşünün. O yüzden neyin ne olduğunu bilmeden hemen sırf çok güzel diye Bergischer Löwe almayın. Ya da en kolayı gidin paslanmaz alın.

Başka ne vardı aklımda diye düşünüyorum, hah, hani tıraşta önceliğiniz tıraş yakınlığı değil, tıraşın konforu ve keyfi olsun diyoruz ya, işte ustura honlamada da yaklaşımınız aynı olsun. Keskinliğe değil konfora odaklanın. Çünkü zaten açık ağızlı bir tıraş gereği olduğundan yakın tıraş etmeme ihtimali yok, önemli olan konforlu olsun.

Burada daha önce çok yazılmış olsa da yine söyleyelim, yeni başlayan arkadaşlar; çelik usturanın tıraşı jiletli usturadan ya da jiletli tıraş makinelerinden çok farklıdır. Aslında gayet keskindir ama o sizin alıştığınız akıcı ve tüy gibi kesim karakterinde değildir. Çünkü kesen ağız bir yaprak jilete göre çok daha kalındır. Kesici ağız ne kadar keskin olursa olsun eğer kalın bir ağız ise kesme hissi daha küttür. Yani misal iyi bir baltayı da çok iyi bileyip tıraş olabilirsiniz. Ama kesimi ne kadar küt olacaktır değil mi, yüzünüzde kütük gibi. Hah işte çelik usturalar da o kadar olmasalar da jilete göre daha küt bir kesim hissine sahiptirler. Çok çok az da olsa baskıya ihtiyaç duyarlar. Buna alışık olmayanlar ya az bastırır kesmiyor gibi hisseder, ya fazla bastırır takılıyormuş zannederler. 4 cmlik jiletin ağzından sonra 7-8 cmlik ağzın hepsini bir kerede eşit oranda kullanamazlar vs. Esasında usturası çiçek gibidir ama ona hakim olamadığı için usturanın ağzı iyi değil zanneder. Bu tamamen alışkanlıklarla ilgilidir. Misal alman arabalarının frenleri çok hassastır ayağınızın ucuyla dokunduğunuz anda tepki verir. Japon arabalarında ise fren pedalını eze eze kullanırsınız bir seviyeden sonra kademeli olan frenlemeye başlar. Şimdi almana alışmış adam ilk kez japon kullandığında, bu ne ya diyip "bunun frenleri zayıf, hiç güven vermiyor" diyecektir. Halbuki japon sürmeye alışmış adam o freni gayet güvenle, gayet kıvamında dozajlayarak kullanabilmektedir değil mi? İşte yaprak jiletler ve çelik usturaların ağızları arasındaki tıraş hissine alışma süreci de bunun gibidir. O yüzden ilk ustura tıraşınızda "bu kesmiyor galiba ya" diye kuruntu yapmayın. Tekniği oturtun 5-10 tıraş sonra olayı çözmüş olacaksınız.

Son olarak kayış konusunda da birkaç kelam edeyim. Askı kayış mı, masat mı diye çok ikilime düşülüyor. Masat çok daha kolaydır ama basittir. Askı kayış daha zordur ama profesyoneldir. Usturanızın huyuna, suyuna, tipine, çeliğine, ağzına ne ile bilendiğine göre askı kayışta gerginlikte ufak oynamalar yaparak optimum kayışlama yapabilirsiniz. Ama açık konuşayım bu seviyeye ulaşmanız rahalıkla 10 sene sürer. Ayrıca başlarda askı kayışta ağzı döndürmeniz de çok daha kolaydır. Masatta ise hiç bir hata şansı yoktur. Ama onda askıda yaptığınız varyasyonları yapamazsınız. Bir seviyeden sonra sizi kısıtlayıcı olur. O yüzden önce masat sonra askı kayış gibi düşünün serüveni. Ha baştan askı kayış ile ben zordan başlayarak öğreneceğim de diyebilirsiniz. Size kalmış. Askı kayışta kayışın ölçüsüne çok takılmayın. Büyük veya uzun kayış, daha dar ve kısa bir kayışa göre aman aman avantajlar sağlamaz. Zaten bir yerden sonra kayışı bölgesel kullanarak kendinize göre taktikler uygulayacaksınız. Aynı zamanda elinde sonunda çapraz kayışlama yapmanız gereken smile ya da frameback usturalarınız olacaktır. En başından dar bir kayışla çapraz çekişe alışırsanız ileride zorlanmazsınız. Bu konuda geniş ve iri kayışlar tembellik yaratacaktır ve elinize alışılagelmedik bir ustura geçtiğinde kayışlamasında bocalayabilirsiniz. Kayışınıza kesik, çizik atmaktan korkmayın. Onlar sizin tecrübenizdir. Her zaman olabilir. Çok büyük olmadıkça hiç bir soruna sebep olmayacaklardır. O yüzden yeni aldığınız cicili bicili kayışınıza kesik atarsanız moraliniz hiç bozulmasın. Hepsi olacak ve çok normal şeyler.

Son olarak "ben usturaya geçeceğim, şöyle bir tane alayım, iyisi olsun, nokta atışı olsun, ömürlük olsun" düşüncesiyle olaya başlamayın. Çünkü öyle bir şey kesinlikle yok. Tıraş gereçlerinde ve jiletlerde çeşitlilik varsa, çelik usturalarda bu çeşitliliğin bin katı vardır. Her bir ustura, aynı markadan bile olsa, hayatınızda karşınıza çıkan yeni insanlar gibidir. Hepsinin huyu, suyu farklı olacaktır. Onlarla bir süre beraberlik sağladıkça anlaşıp, anlaşamayacağınızı görecek ve ona göre koleksiyonunuza ekleyeceksiniz. Koleksiyon demişken evet; her usturacının ufak ya da büyük bir ustura koleksiyonu illaki olur, çünkü bir tane asla yetmez. Wink
http://tiraskeyfim.blogspot.com/  
http://saklinotalar.blogspot.com/
WWW
Cevapla
#2
@"Lord Sparhawk" Harika bir yazı olmuş. Elinize sağlık.
Cevapla
#3
Elinize sağlık @"Lord Sparhawk" çok güzel paylaşım olmuş. Yılların bilgi, birikim ve tecrübesine sahip üstadların onlarca şey deneyip tekrar başa dönüp biz yeni başlayanlara böyle rafine, sade ve temiz bilgiler sunması gerçekten büyük şans.
Cevapla
#4
Çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık. Ben yaklaşık 3 yıldır jiletli ustura ile tıraş oluyorum. İki yıl önce de Noyan bey ile uzun ve güzel bir konuşma sonrası dovo 5/8 ustura ve yine dovo 185 kayış aldım. Özellikle sizin ustura kayışlama ve tıraş videolarınıza göre tıraş oldum ama bir türlü jiletli ustura tıraşının rahatlığına ve konforuna ulaşamadım. Bunun üzerine amazon üzerinden naniwa 12k aldım. Bileme videolarına göre usturamı biledim ama nafile. Özellikle çene ve bıyık bölgesinde yakın bir tıraş olmuyor. Şu an kenarda duruyor ve jiletli usturaya devam ediyorum. Çelik ustura ile jiletli ustura yakınlığında tıraşa bir türlü ulaşamadım. Çelik ustura ile jiletli ustura yakınlığında tıraş mümkün değil mi?
Cevapla
#5
@"atmacao"
@"marv"

Teşekkürler arkadaşlar.

@"Überbey"

Teşekkürler, daha çok üzerine düşmeniz gerekiyor gibi görünüyor. Özellikle "jiletlinin konforuna ulaşamadım" yazmanız bunun net göstergesi. Çünkü çelik ustura jiletli ustura yakınlığına ulaşabilir. Ama genel manada en yakını jiletli ustura verir diyebiliriz. Fakat konfor olarak çelik ustura diğer tüm gereçlerinden çok daha konforludur. Buna ulaşamıyorsanız teknik, honlama ve kayışlama konularında kendiniz geliştirmeniz gerekir. Ancak o zaman çelik usturanın nimetlerinden faydalanabilirsiniz.
http://tiraskeyfim.blogspot.com/  
http://saklinotalar.blogspot.com/
WWW
Cevapla
#6
Teşekkür ederim. Denemeye devam o zaman
Cevapla
#7
@Lord Sparhawk Lordum mükemmel faydalı bir paylaşım olmuş, bende izninle bir iki şey yazmak istiyorum, çelik ustura bir serüven, çelik usturayı bir iki kullanımda çözmek zordur, çelik usturada bugün doğru bulduğunu yarın yanlış bulabilirsin, çelik usturaya başlama konusuna gelecek olursak benim gözlemlerime göre kimisi jiletleri makineye takma zevkinden mahrum olacağını düşünüp başlamak istemez, kimisi makine çeşitliliğinden mahrum olurum diye çelik usturaya geçmek istemez, kısacası makine jilet vazgeçilmezi olmuştur, eski bir wizamet jileti eline alınca onun tarihi dokusu, aklından oluşan vintage yapısı daha egzotik gelir, bir kere bu durumu sevmiştir ne zaman çelik usturayı denese psikolojik olarak sevemez, sevmek istemez, oysaki çelik ustura jiletlerden daha vazgeçilmez aletlerdir, hem tarihi yapısı hem kesim hissiyatı hem bileme yapılması vs çelik ustura gerçek bir tıraş aletidir.
Cevapla
#8
@"rewolwer_" Aynen öyle komşum. Yaklaşık iki aşırlık usturalar restore ettim. İnsan eline alınca bir düşünüyor bu usturayı kimbilir kimler kimler kullandı, ne hikayeler gördü acaba diye. Neredeyse bir tarihi eser kıvamındalar. Hiç tıraş olmasan bile arada kutusundan çıkarıp şöyle bir hatlarına göz gezdirmek yetiyor. Çelik usturalar cabrio arabalar gibiler. Herkesin içi gider, herkes sahip olmayı hep diler ama aslında çok az kişi kararlı olup bunu gerçekleştirir.
http://tiraskeyfim.blogspot.com/  
http://saklinotalar.blogspot.com/
WWW
Cevapla
#9
Komşum çok değerli bilgileri hap yapmış vermişsin. Bence usturaya niyet eden herkesin okuması elzemdir. Emeğine sağlık çok teşekkür ederim


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Cevapla
#10
@"taskind" Çok teşekkür ederim Taşkın komşum.
http://tiraskeyfim.blogspot.com/  
http://saklinotalar.blogspot.com/
WWW
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Ankara da çelik ustura biletme taka 0 637 14/06/2023, Saat: 00:14
Son Yorum: taka
  ÇELİK USTURA SETİ YARDIM Thunder 2 1,648 25/12/2022, Saat: 05:15
Son Yorum: Thunder
  Çelik ustura tavsiyesi dnzahmetdnz 7 3,090 18/09/2022, Saat: 15:14
Son Yorum: Lord Sparhawk
  Çelik Ustura Bükeyliği HK. trustalt 4 2,000 16/08/2022, Saat: 14:10
Son Yorum: trustalt
  Çelik Ustura Nasıl Bilenir (Videolu Anlatım) rewolwer_ 51 23,542 11/08/2022, Saat: 12:45
Son Yorum: trustalt
  Çelik Ustura Seti Tavsiyesi ArdaSeremet 5 2,244 10/08/2022, Saat: 21:24
Son Yorum: ArdaSeremet
  Yurtdışından çelik ustura almak Eunus 4 2,410 05/10/2021, Saat: 17:48
Son Yorum: Eunus
  Çelik Usturaya Giriş yigit 5 2,560 28/09/2021, Saat: 12:32
Son Yorum: EmrahEray
  Titan Çelik Ustura manuple 9 6,687 11/04/2021, Saat: 13:49
Son Yorum: drog
Video çelik ustura bileme becerisi , kotikül ve bileme taşı boyutu yunusso 14 9,433 28/06/2020, Saat: 01:18
Son Yorum: bsagir

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: