10/01/2018, Saat: 17:17
Biraz önce Ahraz’ın “Geleneksel Tıraş İyi midir?” başlıklı yazısını okuyunca aklıma geldi yazmak istedim.Tıraşla alakalı ama tıraşla alakasız birkaç şey .
Bende ufaktan eski kitap takıntısı da bulunur. Geçende 1800’lerde basılmış bir kitap almanın sevinciyle arkadaşlarla konuşurken; bir arkadaşım “senin torun sağlam para kaldırır senin bu koleksiyonlardan* dedi.Diğer arkadaşım da “ama bunlarla uğraşmana gerek yok arsa alsan daha iyi bence garanti olur” diye ekledi. Akşam eve gelince düşündüm biraz evet çocuğuma torunuma arsa bıraksam iyi olur tabi ama bakış açısı bırakmak daha iyi olur bence.
Evet kartuşlu bir jilet aletiyle ya da makineyle de tıraş olunur. Hiç rahatsızlık da duyulmayabilir lakin ben 50’li yaşlarımda elimde 20 yıllık bir tıraş aleti tuttuğumda daha mutlu olacağıma eminim.Ve bunun daha zarif görüneceğine de eminim. Belki çocuğum ilk baskı Jules Verne’nin ne demek olduğunu hiç anlamayabilir ama en azından insanın kıymet verdiği şeylere nasıl özen göstermesi gerektiğini öğrenir benden.Bilen bilir ben bir mikov çakı için 1.5 sene bekledim. Avrupaya giden arkadaşlara niye Çek Cumhuriyetine gitmiyorsunuz diye çemkirdim. Baksan 35 yaşında adamım çakıyla ne işim olabilir ama orda da mevzu bişey kesmek değil.Mevzu el işçiliği mevzu özen ,ihtimam vb.
Bolca çakma kol saati olan bir arkadaşım benimle dalga geçiyor mesela.Saat olarak benim de gönlümde bir aslan yatıyor lakin memurumsu bir insan olarak ciddi ciddi ufaktan para biriktiriyorum almak için.Ona sorsan çakması da orjinali de saati gösteriyor.Şekli şemali de tıpatıp aynı. Ama zaten benim derdim saati öğrenmek değil, cep telefonu da görüyor o işi 10 liralık saat de.
İnsanın alışkanlıkları olması güzel bir şey, titiz olduğu konuların bulunması ya da ustura görünce heyecanlanması.
Muhtemelen toruna bırakılacak bir arsa durumu hiç olmayacak bende.Kitaplarım,plaklarım ya da tıraş tasımın sonu bir eskicide son bulacak belki ama dedim ya benim için önemli olan bir üslup bırakmak. Ve hayırlı işler dediğim taksici suratıma bön bön bakıp basıp giderken ya da kapısını açtığım hanımefendi bir baş selamı vermeyi aklından bile geçirmezken,insanlar sokakta bir durum olsa da birilerinin boğazına yapışsam diye tetikte beklerken benim gibi düşünenlerin:zarafetin ya da nezaketin işçiliğin ve bir dolu şeyin umurlarında olduğu insanlarla bu forumda yazmak, okumak, öğrenmek çok güzel.Biraz dağınık oldu yazı gerçi ama umarım meramımı anlatabilmişimdir.
Saygılarımla.
Bende ufaktan eski kitap takıntısı da bulunur. Geçende 1800’lerde basılmış bir kitap almanın sevinciyle arkadaşlarla konuşurken; bir arkadaşım “senin torun sağlam para kaldırır senin bu koleksiyonlardan* dedi.Diğer arkadaşım da “ama bunlarla uğraşmana gerek yok arsa alsan daha iyi bence garanti olur” diye ekledi. Akşam eve gelince düşündüm biraz evet çocuğuma torunuma arsa bıraksam iyi olur tabi ama bakış açısı bırakmak daha iyi olur bence.
Evet kartuşlu bir jilet aletiyle ya da makineyle de tıraş olunur. Hiç rahatsızlık da duyulmayabilir lakin ben 50’li yaşlarımda elimde 20 yıllık bir tıraş aleti tuttuğumda daha mutlu olacağıma eminim.Ve bunun daha zarif görüneceğine de eminim. Belki çocuğum ilk baskı Jules Verne’nin ne demek olduğunu hiç anlamayabilir ama en azından insanın kıymet verdiği şeylere nasıl özen göstermesi gerektiğini öğrenir benden.Bilen bilir ben bir mikov çakı için 1.5 sene bekledim. Avrupaya giden arkadaşlara niye Çek Cumhuriyetine gitmiyorsunuz diye çemkirdim. Baksan 35 yaşında adamım çakıyla ne işim olabilir ama orda da mevzu bişey kesmek değil.Mevzu el işçiliği mevzu özen ,ihtimam vb.
Bolca çakma kol saati olan bir arkadaşım benimle dalga geçiyor mesela.Saat olarak benim de gönlümde bir aslan yatıyor lakin memurumsu bir insan olarak ciddi ciddi ufaktan para biriktiriyorum almak için.Ona sorsan çakması da orjinali de saati gösteriyor.Şekli şemali de tıpatıp aynı. Ama zaten benim derdim saati öğrenmek değil, cep telefonu da görüyor o işi 10 liralık saat de.
İnsanın alışkanlıkları olması güzel bir şey, titiz olduğu konuların bulunması ya da ustura görünce heyecanlanması.
Muhtemelen toruna bırakılacak bir arsa durumu hiç olmayacak bende.Kitaplarım,plaklarım ya da tıraş tasımın sonu bir eskicide son bulacak belki ama dedim ya benim için önemli olan bir üslup bırakmak. Ve hayırlı işler dediğim taksici suratıma bön bön bakıp basıp giderken ya da kapısını açtığım hanımefendi bir baş selamı vermeyi aklından bile geçirmezken,insanlar sokakta bir durum olsa da birilerinin boğazına yapışsam diye tetikte beklerken benim gibi düşünenlerin:zarafetin ya da nezaketin işçiliğin ve bir dolu şeyin umurlarında olduğu insanlarla bu forumda yazmak, okumak, öğrenmek çok güzel.Biraz dağınık oldu yazı gerçi ama umarım meramımı anlatabilmişimdir.
Saygılarımla.