06/01/2018, Saat: 02:56
Neden kimseye ''Üstad'' dememelisiniz?
Bütün büyük otoriteler benzer hikayelerle bezenir.Kurallara uymadığınızda cennetten kovulur,mesleğinizden atılır ya da en iyimser haliyle o mesleği yapmanıza izin verilmez.Büyük ya da küçük bütün otoriteler size buna inandırmaya çalışır ; o ilacını neden kullanmanız/kullanmamanız gerektiğini söyleyen doktorunuz,oraya yatırım yapmamanın düpedüz ahmaklık olduğunu vurgulayan yatırım danışmanınız ve kendi kurallarına her zaman dikkat çeken patronunuz.
Otorite önyargısı o kadar büyük ki ortaya çıkardığı mantıksız sonuçları nadiren görürüz.Şirketi iflasa doğru koşar adım götüren CEO piyasa dalgalanmalarından dem vurur,ilk tedavisi başarısız olan doktorunuz zaten yeterince karmaşık olan Latince terimleri sıralayarak neden ikinci tedavi ile çözeceğini anlatır, durur.Halbuki 1900 yılına kadar hastalandığınızda doktora gitmemek kanıtlanmış şekilde daha iyiydi çünkü doktor durumunuzu ancak daha kötüleştiriyordu. (hijyen eksikliği ve çarpık yöntemler )
Psikolog Stanley Milgram 1961 yılında otorite önyargısını ölçmek için bir deney tasarladı.Deneye katılanlardan,camın diğer tarafında oturan bir başkasına giderek yükselen şiddette elektrik vermeleri söylendi.15 voltla başlayıp sonra 30 volt,ardından 45 volt şeklinde artarak neredeyse ölümcül olan 450 volta kadar çıkmaları istendi.Diğer taraftakiler acıdan çığlıklar atıp bağırdığında ( aslında akım yoktu,karşıdaki bir oyuncuydu) ve katılımcı deneyi durdurmak istediğinde Profesör Milgram sakince şöyle diyordu : ''Devam edin,deney öyle gerektiriyor.'' Deneye katılanların yarıdan fazlası sırf otoriteye itaat ettikleri için en yüksek doza kadar çıktı.
Bugün otorite önyargısının ne kadar tehlikeli olabileceğini bilen uçak şirketleri ''crew resource management'' eğitimi ile kaptan pilotun bir hata yapması ve yardımcı pilotun bu hatayı fark etmesine rağmen sırf otorite inancından dolayı hataya dikkat çekmemesi ihtimalini sıfıra indirgemeye çalışıyorlar.Çoğu şirket,uçak şirketlerinin gerisinde.Hala elinde değneğiyle ,herşeyi ben bilirim havasında gezen bir sürü yönetici barındırıyor şirketler.Organizasyonların kaderi.Belki de...
Uzmanlar,fark edilmek ister.Ve bunu statülerine bir şekilde işaret ederek yaparlar.Doktorlar bunu beyaz gömlekleriyle,bankacılar,yöneticiler takım elbise ve kravatlarıyla,askeriye de ise rütbe işaretleri ile.Kravatın hiçbir işlevi yoktur,sadece sinyaldir,aynı kralların taç takması gibi.Tıraş dünyası bunu ''O öyle olmaz bi kere'' diye konuşan tipleriyle.
Otoriteler konusunda dikkatli olun.Talep etmediğiniz bir bilgiyi sırf ''Ben bilirim'' demek için mi veriyor?Hiç paylaşım yapmadığı halde işine gelen konuları mı ön plana çıkarıyor? Tek amacı satış olabilir mi?
Üstad olmak için üç ana etmen gerektiğini unutmayın.''Vakit'';o işte bir yetkinliğe erişmek için geçen süre,ne kadar uzun,o kadar iyi.Verimli değerlendirilmişse elbette.''Nakit'',deneyimleme adına belirli bir meblağı gözden çıkarma ve bu konuda pişmanlık duymama.''İstek'',diğer ikisi tam olduğu halde yeni ürünler deneme,güncellenen alet ve sabun versiyonlarını takip etme,yabancı forumları ve diğer bilgi kaynaklarını araştırma,forumu düzenli takip etme ve paylaşımda bulunma konusunda bir irade ortaya koyma ve bunu kalben isteme.İşte bunların ışığında eğer bu sizin işiniz de değilse,üstad olduğunuz söylenebilir.Kim tarafından mı? Elbette başkaları.Kendine üstad demek,başkalarının kendisine üstad demesinden haz almak eziklerin işidir.
Bizim köyde Ford traktörü olan herkesin söylediği cümle.Ford sizi Lord yapar mı bilmem ama yapacağını düşünmek sizi anca ''Zort'' yapar.
Not: a.Ben bir üstad değilim.
b.Nakitten kastım çoluk çocuğun ekmek parası değil.
c.Tamam üstad değilim de ; bir kere daha EJ89 ile wilkinson sword arasında fark göremedim duyarsam vereceğim 450 voltu,hem de hiçbir otorite baskısına maruz kalmadan