Geleneksel Tıraş Forumları

Tam Versiyon: Ağaçlar, Bitkiler, Tarım
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
Paylaşımınız ve cevabınız için teşekkür ediyorum @SumNauta Deniz ve Yelkenliler üzerine yazacaklarınızı merakla bekliyorum Smile
Artun Ünsal'ın bu iki güzel kitabı meraklı olduğum konularla ilgili dönüp dönüp baktığım başucu kitaplarımdan. Bu konulara meraklı olanlara öneririm.



533401b778371d3853faf1c5fd0b6d4b.jpg


a6cdc4f30e0f26b8ff633d632c88eb88.jpg


Sent from my iPad using Tapatalk
Güzel Thassos Adasının Panagia bölgesinde 1915 yılında Sotirelis ailesinin kurduğu Zeytinyağı tesisinde, zeytini ezmekte kullandıkları taş merdaneleri çeviren Su Değirmenleri, dağlardan gelen nehirlerin suyuyla dönüyormuş.

Bakması bile keyifli.

4f0d6d52e5958001ff7435734442132c.jpg


1e8c91d9b4eaf274f8e0dbb42ed97416.jpg


Aynı tesiste Gerçek Sızma methodunun teknolojiyle buluşmuş hali de bu.

c5e21ac5ba3af8d325071487e82f924b.jpg



Tesisin orijinal levhası:

d8781ad79f3eefd7ee625e95c5b31542.jpg



Zeytinyağını koydukları küplerden biri:

69d1069458f03e8407f4f1d8a08c0611.jpg






Sent from my iPad using Tapatalk
(17/05/2017, Saat: 00:56)kalantorxl Adlı Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]@SumNauta tavsiyeniz için teşekkür ederim yine almayı istediğim bir kitabı tavsiye etmişsiniz. Yakın zamanda fon olarak The Three Voyages Of Captain Cook kitabınızı kullandığınızda bende kaptanın Dünyanın Çevresinde Yolculuk Öyküleri kitabını okumaktaydım. Birkaç gündür bahsettiğiniz gerek yazarlar gerekse kitaplar merak edip okumak istediğim yazar ve kitaplar olunca bu sıralar deniz seyahatleri ile ilgili kitaplar okuduğumdan, üstü kapalı bir tavsiye olarak kitaplığınızda gördüğüm Bernard Moitessier'in Uzun Yol kitabını okumaya başladım.

Yaptığınız paylaşımlardan kitap konusunda ortak yönlerimizin olduğunu düşünmekteyim. Bu yüzden ayrı bir konu altında sizden yazarlar ve kitaplar tavsiyelerde bulunmanızı isteyebilir miyim acaba. Ayrıca kitaplığınızı çok merak etmekteyim arada kitaplığınızdan kareleri bizimle paylaşsanız memnun olurum.



@kalantorxl Cook'un kitabını sevdiyseniz, benim çok sevdiğim, arada bir dönüp okuduğum aşağıdaki kitabı da beğenebilirsiniz. Bougainville bir bilimadamı idi...yeryüzü hakkındaki bilgilere önemli katkılar yaptı....aynı zamanda kaşif, denizci, filozof, diplomat... idi.


f7ba17e8422b1de4a1a866cc12d100d7.jpg


Sent from my iPad using Tapatalk
Yine "The Bee Book" adlı kitaptan:

"İşçi Bal Arıları yaklaşık 450 gram bal yapmak için 10 milyon civarı arama yolculuğu yaparlar ve bu sırada inanılmaz sayıda bitkinin polenlerini yayarlar."

"Arıların keşfedilmiş 25,000 farklı türü var ve hala yeni türlere rastlanmakta."

"Arılar evrimle gelişmiş ilk bitki polen taşıyıcıları değildi ama bu işe en iyi adapte olanlar onlar oldu. Uçma becerileri ve bitkileri tanıma yetenekleriyle çok geniş alanlarda hassas bir şekilde polen taşıyıcılığı yaparlar. Vücutlarındaki fibersi yapı polenlerin yapışmasına imkan verir."

"100 milyon yıllık evrimleri sırasında, tek bir yabani arı türünden gelen arılar 20,000'i aşan farklı türe ulaştılar."

"Arılar olmadan çiçekleri düşünmek zor ama ilk çiçekler dünya üzerinde evrimle oluştuktan 25 Milyon yıl sonra ilk arılar göründü. Arılarla birlikte olan evrimleri (coevolution), çiçekleri heyecan verici yeni yönlere taşıdı ve bu çiçek çeşitliliğinde bir patlama yarattı."

"Polen yayma, aynı türden olan çiçekli bitkiler arasındaki cinsiyet hücrelerinin taşınmasıdır ve döllenmeyi mümkün kılar. Bu cinsiyet hücreleri polen şekline bürünür ve çiçeğe ulaşan Arıların tüylerine yapışır ve arılar tarafından başka çiçeklere taşınırlar. Arılar polen taşıma yetekleri için evrim geçirmeden önce bu cinsiyet hücrelerinin başka çiçeklere iletilmesi işi daha çok rüzgarla dağılmak gibi fiziksel yollarla ya da bazı böcek türleri sayesinde oluyordu."

"Çiçekler, polenlerini yaymaları için Arıları kendilerine çekmekte bir çok method uygular. Kolayca bulunacakları farklı kokular üretmek, şekerin çekiciliği için nektar oluşturmak bunlardan kimileri."


Son olarak da yılllar önce öğrendiğim bir şeyi yazayım:

Gerçek bal, bir kap içinde korunduğu, suyla, güneşle temas etmediği sürece binlerce yıl taze kalır.

Arkeolojik kazılarda 3000 yıllık bozulmamış ballar bulunuyor.

Bunun bilimsel arka planı da şu: baldaki yüksek şeker oranı mikroorganizmaların yaşaması için uygun bir ortam değil, ayrıca suyun yok denecek kadar az olması, mikroorganizmalara zarar veriyor. Ve ayrıca içinde yaşam kurmak isteyen organizmalara izin vermeyecek kadar asidik bal.

Demek ki Osmanlı'da İstanbul'dan uzakta idam edilen devlet adamlarının kesik kafalarını Padişaha göstermek için, çok uzak mesafelerden İstanbul'a bozulmasın diye bu yüzden bal içinde taşıyordu Padişah'ın askerleri.





Sent from my iPad using Tapatalk
Tavsiyeniz için teşekkür ederim ama bu kadar olur @SumNauta konu ile ilgili sizden tavsiye isterken Bougainville'in kitabını okuyordum Smile Dediğiniz gibi kitabı beğenerek okudum edebi olarak Cook'un kitabından daha keyifliydi.  

Artun Ünsal kitaplarını Ramazan sonrasına bırakıp beğeneceğimi umduğum aşağıdaki kitaba başlayacağım.

117zlgn.jpg
Keyifli okumalar @kalantorxl Eski zamanlara ilişkin güzel gözlemler var bu İngiliz soylusunun gezi notlarında.


Sent from my iPad using Tapatalk
2c3cec08c65540345c1961d29fd19c00.jpg














'A Curious History of Vegetables' kitabından Turp bölümü (kısa çevirdim):




TURP

(Turpgiller , Hardal ailesinden)


Tıbbi Yararları: (Doktorunuza danışmadan uygulamayın )

- Bakteri ve mantar oluşumunu önler
- Safrakesesi ve Akciğerin etkin çalışmasını sağlar
- Safrakesesinde, böbreklerde ve mesanede taş oluşumunun engellenmesine yardım eder
- Bağırsak florasını iyileştirir
- İskorbit hastalığını engeller (antiskorbütik)
- İdrar oluşumunu sağlar (idrar söktürücü)
- Turp suyu balgam söktürücüdür (ekspektoran)
- Özellikle Siyah Turp, kanın pH seviyesinin 7.4 normaline yükselmesine yardımcı olur.




Her ne kadar Turp'un Kuzey Çin'den yayıldığı ve orada binlerce yıldır yetiştirildiği söylense de, çoğu Avrupalı onu yerel bir bitki olarak düşünür. Siyah, beyaz, mor ve kırmızı turplar Avrupa ve Amerika'da en favori tarım ürünleri arasındadır.

Turp, Mısır Piramitlerinin inşaatında çalışan kölelerin gündelik besinlerinden biriydi. Eski Yunanlılar onu tedavi edici olarak kullandılar. Bundan 2000 yıl önce, askerlikten emekli olduktan sonra 37 Ciltlik 'Doğa Tarihi' adlı bilimsel eseri yazan Romalı Amiral 'Yaşlı Pliny', Mısırlıların daha çok turp tohumlarının yağıyla ilgilendiklerini belirtmişti. Ayrıca turpun soğuk iklimleri sevdiğini ve Germania'da (Romalıların Orta Avrupanın Kuzeyine verdikleri ad) tek bir turpun yeni doğmuş bir bebek büyüklüğüne ulaştığını yazmıştı bu eserde.


Turp dünyanın her yerinde yetiştirilir. Amerika'ya ilk giden Avrupalılar yanlarında turp da götürmüşlerdi ve Amerikan kızılderilileri bu sebzeyi hemen benimsediler.

Güney Asya turp çeşitlerinin bolluğuyla bilinir. Çin ve Japonya'da hem çiğ, hem de pişirilerek tüketilir turp. Tohumlarının yağı da önemli bir besin maddesidir.

Latince Radix'ten (kök) gelen eski Almanca Radih sözcüğü Turp demekti. Bavarya eyaletinde hala Radi derler turpa ve onu geleneksel yemekleri tatlı hardallı kuzu sosisi ve yerel biralarıyla tüketirler. (Yalnızca Japonlar ve Çinliler Güney Almanlarının tükettiğinden fazla turp yer). Eski zamanlarda Almanya'da 'sıvı ekmek' Bira, rendelenmiş ve tuzlanmış turpla tüketilirdi. Bu, ülke halkını turpun içerdiği C vitamini nedeniyle iskorbit hastalığından koruyarak sert kışlar boyunca sağlıklı tutardı.


Turp ayrıca A, B1, B2 vitaminleri, fosfor ve zengin miktarda potasyum içerir. Turptaki glukozinolatlar mikrop ve mantar önleyici etkiye sahiptir, böylece soğuk algınlığından da korur.


İçki kullananlar, taze rendelenmiş turptan bolca yerlerse Karaciğerlerini korumak için iyi bir şey yapmış olurlar (turp akciğer metabolizmasını düzenler ve safra salgısını arttırır.)


Turp, (lahana ve yabanturpu türü tüm turpgillerde olduğu gibi) canlılık fışkıran bir bitkidir. İçerdiği kükürt yağlarıyla soğuklara çok dayanıklıdır. Bavaryalılar turpu güçlü kuvvetli, dayanıklı bir erkeğe benzetirler, bir tür sebzelerin Arnold Schwarzenegger'i.


Turpun, geleneksel halk hekimliğinde de eski zamanlardan beri çok önemli bir yeri vardır. Suyu saçların canlanması için kafa derisine sürülürdü. Turp tohumları pişirilip demlendirilerek mantar zehirlenmelerine karşı kullanılırdı. Köylüler turp yapraklarını ezerek ineklerinin tahriş olmuş memelerini tedavi etmek için kullanırlardı. Dilimlenmiş turplar, yumuşatsın diye nasırlara bastırılırdı. Kronik öksürük ve bronşit tedavisinde çok etkili bir şurup da yapılırdı turptan: oyulmuş turpun içine bal ya da şekerli su konur ve 10 saat bekletildikten sonra hastaya kaşıkla içirilirdi. Vücuttaki tüm taş oluşumlarında turp suyu tedavi amaçlı kullanılırdı. Hindistan'da muli (kök) denilen turpun suyu sarılık hastalarına içirilir. Geleneksel Avrupa halk hekimliğinde öksürük ve akciğer rahatsızlıklarında bal ve tuzla karıştırılmış turp suyu kullanılır. İdrar sırasında sancı durumunda da turp suyu önerilir.



Modern bitkisel tedavi, turpun sağlık için geçmişten gelen geleneksel kullanımlarının çoğunu onaylıyor.


Turp, karaciğer ve safra kesesinin güçlenmesindeki rolüyle de göz ardı edemeyeceğimiz bir sebze.








Sent from my iPad using Tapatalk
e9f118a2c33c4f9441350774d116417f.jpg





Dünyada en çok tüketilen Tarım ürünleri:

Besin maddesi olarak dünyada en çok üretilen şey Şeker Kamışı. Her yıl 1,842 milyon ton üretiliyor. En önemli üretici Brezilya.

Pirinç, 738 milyon tonla 2. sırada. Buğday ise 671 milyon tonla 3.

Bu ürünler saf halleriyle tüketilmiyor, başka gıda maddeleriyle proses ediliyorlar. Buğday'dan ekmek, pasta yapılması gibi. Şeker, meşrubatlarda ve bisküitlerde kullanılıyor.

Eğer sonuçta ortaya çıkan besin maddelerine göre bir sıralama yapsak, Pirinç dünyada en fazla tüketilen üründür.

Sıvılarda Su doğal olarak 1. sırada. Ama Meksika'da Kola tüketimi, su tüketimini geçmiş.






Sent from my iPad using Tapatalk
Minyatür Ağaç Sanatı: BONSAI

Hep Japonlarla anılır ama Bonsai ile ilk ilgilenenler Çinli rahipler olmuş.
Doğada buldukları cüceleşmiş ağaçları bir kaba dikerek manastırlarını süslemeye başlamışlar eski zamanlarda.

Ama bu işi Sanat haline getirenler de Japonlar olmuş. Bonsai, 'saksıdaki ağaç' anlamına geliyor.

Japonlar öyle geliştirmişler ki bu sanatı, meditatif, sıkıntılardan uzaklaştıran bir hobi olarak imparatorlar ve soylular tarafından benimsenmiş.

Tarihte ilk Bonsai kayıtları 1300'lerin başında görünüyor.

Artık eskisi gibi sadece soylu / zengin sınıfın bir hobisi değil.
Tüm dünyada her sosyal katmandan insanı kendine bağlayan bir hobi olmuş durumda bu güzel Bonsai sanatı.


e1dec7a477f165f3941cec501c9158ec.jpg

06cdb09f2e42e9f93484c619a640da04.jpg

b67c0add3292b5f87b6e1126fea8f463.jpg

910613e807731a033f0144e34b741c99.jpg

53ccf25aaffe68ecdffca5f2107bec12.jpg




Sent from my iPad using Tapatalk
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11