Geleneksel Tıraş Forumları

Tam Versiyon: Hugh Everett ve Çoklu Dünyalar Kuramı
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Sayfalar: 1 2
Hugh Everett'in, henüz bir doktrora öğrencisi iken Kuantum mekaniğinin Kopenhag yorumuna alternatif olarak geliştirdiği bir kuramdır. 24 yaşında bir çocuğu kimse ciddiye almamıştır o dönem. Fakat bugün halen bu kuram hakkında kafa yoran fizikçiler bulunmaktadır. Gerçekliği kanıtlanabilir bir teori olmamakla birlikte bunun gelecekte mümkün olabileceğini iddia eden fizikçiler de yok değildir.

Kuantum mekaniğinde, bir atomaltı parçacığın konumunu ve hızını olasılıksal olarak bize söyleyen bir dalga fonksiyonu vardır. Parçacık aslında her konumda mevcuttur ancak biz onu gözlemlediğimizde sadece bir noktada görünür olur. A gözlemcisine farklı, B gözlemcisine farklı görünebilir. İşte buradan hareketle Hugh Everett, gerçekliğin kendisi olarak tüm kainat için tek ve evrensel bir dalga fonksiyonu olduğunu ileri sürmüştür. Bu evrensel dalga fonksiyonu her şeyin dalga fonksiyonu olarak, bilinen dünyadaki bütün olasılıkları ve hatta bunun dışında evrilmesi olası bütün dünyaları kapsar. Bu yoruma göre herkes farklı senaryolarda alternatif kararlarla ayrık evrenlerde yaşar.

Bu kuramı daha anlaşılır kılmak için şöyle bir örnek verelim:
İki farklı konumda (A ve B) olabilen bir elektron, bir gözlemci tarafından A konumunda gözlendiği anda aslında elektron her iki konumda birlikte vardır, ancak farklı evrenlerde.. Gözlem yapıldığı anda evren iki farklı evrene dallanır, bu evrenlerin birinde gözlemci elektronu A konumunda gözlemlerken diğerinde aynı gözlemci B konumunda gözlemler. İki farklı evrendeki aynı kişi birbirinden asla haberdar olmaz (bu teorinin gerçeklenebilir omasındaki temel zorluk da budur).

Bu basit örneği genele teşmil edebileceğimizi iddia etmiş Everett. Mesela belli durumlarda alabileceğimiz karar sayısı çok fazla olsa dahi yine de belirli bir fonskiyon ile (gerçekliğin dalga fonksiyonu) temsil edilebilecektir. Bu olası kararların hepsini alıyoruz aslında Everett'e göre. Ama aldığımız her karar yeni ve diğerlerinden ayrık bir evren oluşturuyor ve o evrende biz, aldığımız o karar ve sonuçlarıyla varlığımızı, diğer evrende farklı kararlar alan ve aldığı o farklı kararların sonuçlarıyla yaşamanı sürdüren diğer bizlerden habersiz bir şekilde sürdürürüyoruz..

Mesela ben şimdi Çoklu Dünyalar Kuramı'ndan sizlere bahsetmeyi arzuladım ve böyle bir konu açtım. Ancak farklı bir evrende böyle bir karar almayan (bu konuyu açmayan) bir asymptote var. Keza bu evrende böyle konu açmış olmama rağmen siz (bu konuyu okuyan kişi olarak siz) başka bir evrende konu başlığını görüp hiç ilgi duymadınız ve okumadınız. Dolayısıyla sizden biri o farklı evrende Hugh Everett'ten ve onun Çoklu Dünyalar Kuramı'ndan habersiz yaşamaya devam ediyor. Aslında burada bitmedi. O farklı evrendeki kişi pekala farklı bir kaynaktan bu kuramı öğrendi, ama aynı zamanda öğrenemedi. Öğrenen ve öğrenemeyen bu kişiler (sizin ayrık özdeşleriniz) iki farklı evrende yine varlıklarını sürdürmeye devam ediyorlar.

Şu anda beni okuyan mornetto ne yazıktır ki yanağını çızıktırdığı evrende yaşıyor. Şu anda beni okuyan mornetto'tan daha talihli diyebileceğimiz beni okumayan başka bir mornetto, yanağını çızıktırmayan bir mornetto'nun farklı bir evrende yaşamını sürdürdüğünü ve o kişinin kendisi olmadığını bilmeden farklı bir evrende yaşamaya devam ediyor..

Neyse, burada bırakalım.. Big Grin
Kardeş Payı 19. Bölüm geldi aklıma gece gece gülümsemeye başladım. Meraklısı izlemiştir, izlemeyenlere de konu hakkında eğlenceli bir yaklaşım olarak tavsiye ederim.
Valla üstad şimdi paralel evren dicem oraya da el atceklee, bitirceklee o evreni mevreni Big Grin

Bizim haberimiz olmayan gemiciklee evrenine bi ulaşabilsem foruma sınırsız alışveriş yeptırcem de koyvermiyollaa o evrene beni Tongue

Valla ne bilim üstad sanki burda yediğimiz nanelerin hesabı için bekleyen bi başka mornettolaa vaamış kibü geliyo bene Big Grin
(18/12/2014, Saat: 08:50)mornetto Adlı Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Valla ne bilim üstad sanki burda yediğimiz nanelerin hesabı için bekleyen bi başka mornettolaa vaamış kibü geliyo bene Big Grin
Varoluşçu feylesofumuz Kierkegaaard, din ve Tanrı inancının tamamen bireysel konular olduğunu, akıl yoluyla kanıtlanabilecek ahlak sistemi ya da din bulunmadığını söylemiş..

Şimdi baktığımız zaman, şayet bu teori kanıtlanabilirse ortada din falan kalmaz. Ancak bu teorinin doğrulanabilir olmadığını zaten biliyoruz. O halde adam haklı beyler. Soren reis doğru söylemiş.

Hesap kitap seni tedirgin ediyor mu mornetto? Orada da bizleri savunacak birileri olacak mı? Yoksa tüm kanıt ve deliller açık ve sarih bir şekilde ortada olacağı için iddia ve savunma makamlarına hiç gerek kalmayacak mı?

Albert Enişte demiş ki: "Aklımın almadığı şey, şu küçücük aklımıza koskoca evrenin nasıl olup da sığabildiğidir.. " Benim şu küçücük aklıma her şey sığıyor da (hatta yüzeysel de olsa koca evreni dahi sığıyor) ancak sonsuz azap bir türlü sığmıyor. Türk Ceza Kanunu madde 3 der ki: "Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur." İşlenen suç ne kadar büyük olursa olsun bunun karşılığının sonsuz bir azap olması benim aklımın sınırlarını fena halde zorluyor.

Neyse, konu dallanıp budaklandı. Lütfen tartışma yaratacak yorumlara sebebiyet vermeyelim. Bunlar, dini ya da herhangi bir inanç sistemini tartışmaya açmak için söylenmiş sözler değil, daha çok bir delinin sayıklamaları olarak alıp göz ardı edebilirsiniz..

Ne diyelim, her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsak hakkımızda hayırlısı olsun.. Wink
Daha önce açtık, hayırlı olmadı konunun sonu Dodgy

DinHuh diye diye paralel dünya oluşturan, onun karşısına gemiciklerle çıkan bir diniHuh anlayış gözümüzün önünde. Ben o dini daha çok merak ediyorum, hangimizinki din Big Grin Hangisi doğru ;P

Herkesin dini kendine dicez herhal Big Grin
Yine Kierkegaard'dan bir alıntı ile cevap vereyim:
"Ahlak iyiyi ya da kötüyü bilme değil bir karar verme sorunudur.."
Büyük Patlama'nın (Big Bang), zamanın geriye doğru aktığı ve bizimkinin yansıması olan bir evreni yarattığı teorisi ortaya atıldı.

İngiliz basınında yer alan haberlere göre, bilim adamları, evrenin başlangıcında, yaklaşık 14 milyar yıl önce Büyük Patlama meydana geldiğinde, imajımızın yansıması olan, zamanın ibresinin tersine aktığı bir başka evren daha oluştuğu teorisini geliştirdi.

Teori, İngiltere ve Kanada'daki üniversitelerde görevli bilimadamları Julian Barbour, Tim Koslowski ve Flavio Mercati tarafından öne sürülürken, "zamanın ibresiyle" ilgili soru işaretlerini yanıtlama girişimleri çerçevesinde ortaya çıkan teoriye göre, Büyük Patlama meydana geldiğinde, zamanda aksi yönde eşit biçimde hareket eden iki evren oluştu.

ZIT ZAMAN İBRELERİ

Bilimadamlarının, bu teoriye, Newton'un evrensel kütle çekimi yasasının etkisi altındaki bin parçacığın bilgisayar simülasyon modelini inceleyerek, dinamik harekete ve parçacıklar arasındaki mesafeye odaklanarak ulaştığı belirtildi.

İnceleme sırasında bilim adamları hacimleri ve miktarları ne olursa olsun her bir parçacık gruplaşmasının, düşük kompleksite ölçeği olarak bilinen şeye dönüştüğünü keşfetti, daha sonra dış kısmı her iki yönden genişleterek, iki farklı ve zıt "zaman ibreleri" yarattı.

ORDA ZAMAN TERSİNE İŞLİYOR

Bu bulgu, bilimadamlarını, Büyük Patlama'dan sonra iki evrenin oluştuğu, birinde zamanın ileri, diğerinde, en azından bizim perspektifimizden geriye aktığı sonucuna götürdü.

Bilimadamları ayrıca her bir evrenden bakıldığında bir diğerinde zamanın geriye aktığının gözlemleneceğini, bu evrenin, bizimkinin tam anlamıyla aynısı olmayacağını, kendince değişmiş ve gelişmiş olabileceğini belirtti.

Öte yandan bu evrende de aynı fizik kanunların geçerli olacağı, yani bizimki gibi gezegenlere, yıldızlara ve galaksilere sahip olabileceği savunuldu.
@asymptote hocam, teşekkürler bu konuyu açtığınız için. Forumda böyle bir konu görmek hoşuma gitti.

Burdan benim çıkardığım(daha önceden de okuduğum bir iki yazı var bu konuyla ilgili); ihtimallerin sonsuz olduğunu varsayarsak sonsuz doğru seçim ve paralel evren olduğunu kabul ediyoruz? Yani benim her paralel versiyonum kendi için doğru olduğunu düşündüğü farklı bir ihtimali seçiyor ve ona göre hayatına devam ediyor. Bu seçimler farklı gerçeklikler olarak alternatif evrenler yaratıyor?

Benim anlamadığım nokta;Eğer gerçeği evrensel bir dalga fonksiyonu ile tanımlıyorsak ve tüm ihtimaller bu fonksiyon içinde farklı evrenlerde farklı bizler için gerçek ise mutlak bir gerçeklikten bahsedebilir miyiz? Benim aklıma bir türlü yatmayan; her ihtimalin zaman içinde vuku bulup(alternatif evrenlerde) kendi gerçekliklerini yaratıyor olması. Yani gerçek kişiye ve zamana göre gerçeklik kazanıyorsa maddelerin doğasına ters değil mi bu durum?

Her maddenin kütle ve hacmini biliyoruz ve ölçmek için bir sistematik gelistirmişiz. Eğer A maddesi hem burda hem de paralel evrende orda bir yerde gerçekse? Gerçeğin tek ve evrensel bir fonksiyon olup tüm ihtimalleri kapsamasından ziyade her ihtimal için gerçeğin ayrı bir fonksyion yarattığını düşünüyorum. Esas fonksiyondan ayrılıp farklı ihtimallerle tekrar birleşebileceğini ve ayrılabileceğini düşünüyorum. Yani her ihtimal için yaratılan gerçeklik başka bir fonksiyon diye düşünüyorum.

Sizin kadar ilgili/bilgili değilim kusura bakmayın daha önceden de aklımda olan bir soruydu. Sizi bulmuşken sorayım Smile
(18/12/2014, Saat: 11:31)Chinaski Adlı Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Yani gerçek kişiye ve zamana göre gerçeklik kazanıyorsa maddelerin doğasına ters değil mi bu durum?
Klasik deterministik anlayışa ters evet. Zaten sancı da burada başlıyor. Einstein'ın "Tanrı zar atmaz" diyerek direnç gösterdiği husus da bu aynı zamanda. Kuantum fiziği deterministik bir dünya görüşünü kesinlikle desteklemiyor. Bizim makro alemde deterministik görüşle açıklamaya çalıştığımız olguların (gerçekliğin kişi ve zamana gore belirlendiği olgusunun) yanlış olabileceğini bize söyleyen bir kuram bu çoklu dünyalar kuramı da..

(18/12/2014, Saat: 11:31)Chinaski Adlı Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Gerçeğin tek ve evrensel bir fonksiyon olup tüm ihtimalleri kapsamasından ziyade her ihtimal için gerçeğin ayrı bir fonksyion yarattığını düşünüyorum. Esas fonksiyondan ayrılıp farklı ihtimallerle tekrar birleşebileceğini ve ayrılabileceğini düşünüyorum. Yani her ihtimal için yaratılan gerçeklik başka bir fonksiyon diye düşünüyorum.
Çoğumuz öntanımlı olarak bu şekilde düşünüyoruz. Bu da deterministik ya da naturalist doğa görüşüne yakın bir görüş. Belki de doğru olan budur. Ama fizik her gün bizi şaşırtmaya devam ediyor. Her yeni öğrendiklerimiz aklımızı yerinden oynatacak kadar bizi metafiziğe doğru çekiyor. Rölatif mekaniği insanların kabullenmekte zorlanmasının nedenini anlamak hiç de güç değil örneğin. Newton mekaniğinden sonra bu onlara peri masalı gibi geldi, ve kabullenmekte zorlandılar. Şu anda kabullenmekte ya da idrak etmekte zorlandığımız şeyler belki de hakikatin ta kendisidir..

(18/12/2014, Saat: 11:31)Chinaski Adlı Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Sizin kadar ilgili/bilgili değilim kusura bakmayın daha önceden de aklımda olan bir soruydu. Sizi bulmuşken sorayım Smile
İlgili olmak konusunda itiraz etmeyeceğim ama bilgili olduğumu pek iddia edemeyeceğim. Ben de sağdan soldan okuduklarımı paylaşıyorum çoğunlukla. Bilginin diyeti (bu bilgi çoğu zaman dış bir kaynaktan aktarım yolu ile gerçekleşir, içedoğuş çok nadiren görülür) onu paylaşmaktır. Yoksa o bilgi kişiyi ezer, büker. Paylaşarak onu sırtından atmalı, yükünü hafifletmelidir insan.
@asymptote hocam teşekkürler, gerçekten bize öğretilen gerçeklenebilir, gözleme dayalı düşünce sistemine o kadar alışmışız ki farklı ihtimalleri-soyut olanları özellikle- kavramak zor geliyor. Madem konu açıldı biraz bu konudan okumaya devam edeyim. Teşekkürler.
Sayfalar: 1 2