Geleneksel Tıraş Forumları

Tam Versiyon: Neden Sabun Yapıyorum
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Hayatın güçlüklerine karşı en iyi terapinin yeni yapılmış bir sabunu elime alıp koklamak ve ilk köpük testi için fırçayla köpürtmek olduğunu buldum. O anda hiçbir derdiniz aklınıza gelmiyor. Dokunmak ve koklamak, temizlik ve paklık kavramlarıyla birleşince müthiş bir anı yaşamaya dönüşüyor. Kozmik zekanın bir parçası olduğunuzu hissediyorsunuz.


sevgiyle kalın


Martin Amca
Merhaba, herkes martin amca dediğine göre benden büyük olduğunuzu varsayarak (1968 liyim) müsadeniz olursa bende martin amca diyeceğim.
geçen yıl sonbaharda zeytinburnu tıbbi bitkiler bahçesinin organize ettiği sabun yapma eğitimine katılmıştım. Ben de üretilebileceklerin çeşitliliğini gördüğümde heyecanlanmış ve bir iki girişimde bulunmuştum. Eşimin ortalığı toplarken ki o insanı semavi bir huşuya sokan mırıldanmalarına son vermek için vazgeçtim. Gerçektende üretebileceklerinizin ve yapabileceklerinizin sınırı sanki insanın kendisi imiş gibi geldi bana.
Gerçi size ayrı bir dünyadan soyutlanma hissi verdiğini anlıyorum ama zaten insan sevdiği ve yapmaktan zevk aldığı hangi işi yaparken bunu yaşamıyor ki. Bence bu forumdaki arkadaşlarım geleneksel tıraşı günlük aktivitemiz olan tıraşı daha düzgün ve daha az hasarlı yapmak için bu foruma üye olmadılar gibi. Eğer benim gibi hissediyorlarsa bu işten zevk alıyorlar, yeni şeyler denemekten ve özellikle de yeni şeyler almaktan ve onlara yalnızca sahip olmaktan bile anlatıldığında tuhaf gelebilecek bir zevk alıyorlardır. O dönemde evet bir çok şeyi düşünmüyorum , özellikle ustura bileyleme , kayışlama beni gerçekten dünyadan uzaklaştırıyor. ( Eğer sizler benim gibi hissetmiyorsanız lütfen beni uyarında yolun başındayken bir doktora görüneyim.) Saygılar....
Sevgili Taskind


Benim buradaki amcalığım yaştan çok sabun tecrübesinden kaynaklanıyor. 1967li olduğumdan yaşıt sayılırız. Ama bana Martin Amca demenizden memnun olurum. Ayrıca hislerinizi gayet iyi anlıyorum. Benim hanım da sabunun amacnının temizlik olduğunu ama benim sabun imalatı ile etrafa kirlilik verdiğimi söyleyip durur. Yine banyodaki dolaplardan birini işgal edip sabun atelyesi ve malzeme deposu olarak kullandığımdan artık alıştılar. Bunun gecici bir heves olduğunu düşünüyordu eşim ama fena halde yanıldığını anladı hele de buradaki yorumları okuyunca artık o da takdir etmeye başladı. Evet sabun işinin sonu yok sonsuz çeşitte sabun yapabilirsiniz.

Selam ve sevgiler

Martin Amca

(28/01/2013, Saat: 01:21)taskind Adlı Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Merhaba, herkes martin amca dediğine göre benden büyük olduğunuzu varsayarak (1968 liyim) müsadeniz olursa bende martin amca diyeceğim.
geçen yıl sonbaharda zeytinburnu tıbbi bitkiler bahçesinin organize ettiği sabun yapma eğitimine katılmıştım. Ben de üretilebileceklerin çeşitliliğini gördüğümde heyecanlanmış ve bir iki girişimde bulunmuştum. Eşimin ortalığı toplarken ki o insanı semavi bir huşuya sokan mırıldanmalarına son vermek için vazgeçtim. Gerçektende üretebileceklerinizin ve yapabileceklerinizin sınırı sanki insanın kendisi imiş gibi geldi bana.
Gerçi size ayrı bir dünyadan soyutlanma hissi verdiğini anlıyorum ama zaten insan sevdiği ve yapmaktan zevk aldığı hangi işi yaparken bunu yaşamıyor ki. Bence bu forumdaki arkadaşlarım geleneksel tıraşı günlük aktivitemiz olan tıraşı daha düzgün ve daha az hasarlı yapmak için bu foruma üye olmadılar gibi. Eğer benim gibi hissediyorlarsa bu işten zevk alıyorlar, yeni şeyler denemekten ve özellikle de yeni şeyler almaktan ve onlara yalnızca sahip olmaktan bile anlatıldığında tuhaf gelebilecek bir zevk alıyorlardır. O dönemde evet bir çok şeyi düşünmüyorum , özellikle ustura bileyleme , kayışlama beni gerçekten dünyadan uzaklaştırıyor. ( Eğer sizler benim gibi hissetmiyorsanız lütfen beni uyarında yolun başındayken bir doktora görüneyim.) Saygılar....
(27/01/2013, Saat: 17:09)martin Adlı Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Kozmik zekanın bir parçası olduğunuzu hissediyorsunuz.

Bu ifadeye bayıldım sevgili Martin Amca,
lütfen sabun yapmaya devam edin. Bir ara yazmak da aynı şeyleri hissettirirdi ama dediğim gibi işte bir ara..
Teşekkürlar sevgili zorba

ama bence siz de yazmaya devam edin

Yunan halkı hakkındaki düşüncelerinize de tamamen katılıyorum. Bir avuç faşisti bir yana koyarsanız her iki tarafta geriye dostluk kalır. Üstelik bu kuru bir dostluk değildir. 1000 yıldır biz Anadolu ve Rumeli Rumları ile yan yana iç içe yaşadık. Onların bir çoğu müslüman olup aramıza katıldı Ahmet Mehmet oldu. Mesela son Bizans İmparatoru Konstantin Dragenis Paleologos'un yeğeni Mesih Paşa adıyla Fatih'in komutanı oldu. Veziri Azam olarak Osmanlı donanmasına komuta etti. Daha niceleri de öyle.

Aslında bu rum dediğimiz insanlar da sonradan Yunanca (kendi dillerine yunanca değil roma dili anlamında romeiko derlerdi) konuşan eski anadolu halklarıydı. (luviler, frigler, lidyalılar, karyalılar vb.) Bunlardan kimi Hırıstiyan kalıp Rum ve sonradan da Yunanlı oldu. Müslüman olanlar da bize katıldı.

Kısaca Yunanistanla aramızda sadece kültürel benzerlik değil iki tarafın da milliyetcilerinin görmek istemediği kuvvetli bir soy birliği vardır.

selam ve sevgiler

Martin

(14/02/2013, Saat: 02:29)zorba58 Adlı Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]
(27/01/2013, Saat: 17:09)martin Adlı Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Kozmik zekanın bir parçası olduğunuzu hissediyorsunuz.

Bu ifadeye bayıldım sevgili Martin Amca,
lütfen sabun yapmaya devam edin. Bir ara yazmak da aynı şeyleri hissettirirdi ama dediğim gibi işte bir ara..
Evet, tamamen anlattığınız gibidir durumumuz. Mübadelede ve daha öncesinde Anadoludan Yunanistan'a geçen Rumlar(rembetler) bile hor görülüp müslümanlaşmakla suçlanmıştır.

Irk-soy çizgisinde tartışmak zaten başlı başına yanlış. Anadoluda binlerce yıllık insan topluluğu, o kadar medeniyet buharlaşmadı ya 1071den sonra. Zaten Türk boylarından gelen akınlar 1071'den öncede vardı ve uzunca bir süre de devam etti(Moğol baskısı diye anlatılır ya..)

Bir şekilde Anadolu insanı Rumlaştı-Türkleşti.. Ben ırkları değil aynı denizin sahillerine vuran hüznü, rakıdan hiç farkı olmayan uzoyu, patlıcan dolmayı iki ayrı kıtada da aynı tadla yiyebilmeyi seviyorum.

Selamlar Martin Amca.
Kendi eliyle bir şeyler üretmesi insana heyecan ve duygu veriyor. Denemeli böyle şeyleri arada sırada.