Geleneksel Tıraş Forumları

Tam Versiyon: Bez Mendil
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Sayfalar: 1 2 3
Bez Mendile Dönüş ÇEVREYE OLAN AŞIRI İLGİ, YEŞİLE OLAN ÖZLEM, AĞAÇLARIN KORUNMASI
KÂĞIT MENDİLLERE OUT BEZ MENDİLLER İN DEDİRTİYOR Artık bir nostalji olarak belleklerimizde yer eden eski
bayramlardan, çocuklarımıza söz ederken “ bir
zamanlar ” diye başladığımız ve “... büyüklerimizin
ellerinden öptükten sonra bir kenarda sessizce
otururduk. Kolonya ya da gül suyunu ellerimize
döktkten sonra şekerlerimizi alır, bir kabahat edecekmişiz gibi o renkli şekerleri usulca açardık. Bir
süre sonra gitmek için oturduğumuz yerden
kalktığımızda evin hanımannesi her birimizin
cebine, içlerine bayram harçlığı saklanmış olan
erkek çocuklarına mavili, kız çocuklarına pembeli
küçük süslü mendilleri usulca koyar ve ellerini öptürürlerdi. Saygısızlık ya da görmemişlik etmemek için evden çıkana kadar o
mendillere el süremezdik.” diyerek anlatmaya çalıştığımız o eski günlerden
anılarımızda kalan mendiller nerede. O eski İstanbul beyefendilerinin mendilsiz
sokağa çıkmadığı, hanımefendilerin çantalarından eksik etmediği o süslü mendiller
nerede. Merhum gazeteci Burhan Felek’ in bir şiirinde “mendile tüküremem yazık
diye , sokağa tüküremem yasak diye ” kıymetini belirlediği mendiller nerede... Belleklerimizde yer etmiş türkülerimizden biri “mendilimde gül oya gülmedim doya
doya ” derken , ünlü bir şiirimizin dizeleri arasında da “ sallanmaz o kalkışta ne
mendil ne de bir kol ” ( Y.K.BEYATLI ) diyerek kendinden söz ettiren mendil bugün
ceplerimizden eksik etmediğimiz , işi bitince kaldırıp gelişi güzel şekilde sağa sola
attığımız kağıt mendiller değil tabii. O mendiller ki sevenler arasında bir çeşit
haberleşme aracı olarak kullanılan Anadolu’nun gelenekselleşmiş bir simgesidir. Söylendiği zaman aklımıza ilk gelen şekliyle dört köşe bir bez parçası olan
mendil son yıllarda sıkça kullanmaya başladığımız kağıt mendiller yüzünden
unutulmaya yüz tutmuş bir kullanım eşyası olarak anılarımızda yer etmeye başladı.
Yeni neslin belki de hiç bilmediği bez mendiller folklor hayatımızdan el sanatlarına
giysilerimizdeki yerinden halk oyunlarına, deyimlerden ( mendil açmak –dilenmek;
mendil sallamak –uğurlamak ; mendil kadar -çok küçük ; mendili kurumaz – çok ağlayan ya da sürekli aptesli olan ) manilerimize kadar pek çok yerde sıkça
kullandığımız bir kavram aslında. “ Kağıt mendil çıktı bez mendil öldü ” sözünün
orta yaşın üzerindeki insanlar arasında sıkça kullanılması mendilin yeni nesillere
kolayca aktarılmasına sebep olabilir. Yeni nesle bez mendilden söz ederken
faydalarına da değinecek olursak ; bunun hem çevreye hem kağıt tüketiminin
azaltılmasına ve dolayısıyla ağaç kesimlerinin azalmasına sebep olabilecek faydası yüzünden kağıt mendillerden bez mendillere dönmenin gerekliliği de anlatılmış
olur. Mendil bilindiği şekliyle burun silmek, kimi zaman da teri silmek, el yüz ya da
gözyaşlarını silmek maksadıyla kullanılan kare biçiminde küçük kumaş ya da
yumuşak kağıt parçası. Tabii bu kağıt parçası kelimesini çağa ayak uydurmak için
söylemiş olduk. Birkaç bin lira vererek aldığımız kağıt mendiller bakkallardan
eczanelere, marketlerden seyyar tezgahlara kadar her yerde bolca mevcut. İnsanlar
hiçbir manevi değeri olmayan kağıt mendillerle burunlarını siliyorlar, terlerini temizliyorlar, hatta ayakkabılarını bile parlatıyor, oturacakları yerleri siliyorlar ve
kaldırıp bir yerlere atıyorlar. Çağdaş insanın çağdaşlık işaretlerinden biri olan kağıt
mendiller gelince oyalı, nakışlı, süslü mendiller yok olmaya başladı bile .. TARİHÇE
Geçmiş yıllardaki evlerde genç kızların el emeği ve göz nuru ile meydana getirdikleri
süslü , işlemeli , oyalı mendillerin tarihinin insanlık tarihi ile başladığına dair verilere
rastlansa da ve her milletin geçmiş yıllarına bakıldığında mendille ilgili bir çok olaylara rastlamak mümkündür. Mendilin ilk kimler tarafından kullanıldığı pek bilinmemekle beraber en yoğun
şekliyle tarih kitaplarında eski Romalılar tarafından sıkça kullanıldığı
görülmektedir. Rivayet odur ki o zamanın vahşi spor oyunlarında , oyunun başlama
işareti, mendil sallayarak yapılırdı. Görevli olan şahıs bir kulenin üzerinden elindeki
mendili sallayıp atınca oyun başlardı. Eski orta Asya Türk toplumlarından Anadolu’ya kadar taşınan cirit oyununun
başlangıcında da yine obanın en yaşlısı elinde bulunan mendili yüksekçe bir yerden
sallayıp savurunca oyuncular yarışmaya başlardı. Ortaçağ insanları mendili süs eşyası olarak kullanmaya yöneldiler. İpekli mendiller,
ceketin kol ağzına sokulur ve geri kalan kısmı serbest bırakılarak sallanırdı. Onuncu
asır Fransa’sında ise kadınlar ve erkekler bellerine süslemeli mendiller sarmayı moda
haline getirdiler. Mendil, süs ve temizlik eşyası olarak kullanıldığı gibi yurdumuzun
çeşitli yörelerindeki mahalli oyunlarda, oyuncu başlarının elinde oyun idare etmek
için de sallanır. Türkülerimizden manilere, halk oyunlarımızdan deyimlere kadar bir çok geleneğimizde mendile rastlamak mümkündür. Mendillerin süsleri, oyaları,
işlemeleri çevrenin örf, gelenek ve göreneklerine göre değişmektedir. Anadolu’da
mendillere işlenen oyaların iplik renkleri, çeşitli motifler ve süsler, karşılıklı
düşünceler, istekleri dile getirmede kullanılır. Mendil bar, halay gibi halk oyunlarında
da oyunu yöneten kişi tarafından bir tür yöntem aracı olarak kullanılır. Oyunu
yöneten, öteki oyunculara figürün sona ereceğini, başka figüre geçileceğini gibi hareketleri mendilin salınımları ile bildirir. Balıkesir ve yöresinde kadınlar tarafından
topluca oynanan türkülü güvende türü bir halk oyunu “mendili oyaladım” adıyla
bilinirken, Edirne ve çevresinde yine kadınlar tarafından oynanan karşılama türü
oyunun adı da “mendil “ olarak bilinir. “Mendilli” adıyla da Gaziantep ve çevresinde
kadınlar tarafından ve elde mendille oynanan ağır halay türü bir halk oyunu da
Anadolu'muzun bir simgesidir. Mendil çocuk oyunları arasında da kendine yer edinmiştir. Körebe oyununda ebe olan çocuğun gözleri büyükçe bir mendille
bağlanırken, mendil kapmaca oyununda ise iki kümeye ayrılan çocuklar ortada
duran yine bir başka çocuğun elinde tuttuğu mendili birbirinden kaçırmaya
çalışarak oynadıkları bir başka oyun türüdür. TEKSTİLDE MENDİL Genellikle çevresine zeminden farklı renk ya da ya da numaradaki
ipliklerle ya da bezayağından farklı bir armürle dokunmuş şeritlerle oluşturulan
çerçeveyle birlikte bir kare oluşturan bezayağı armürlü dokumadan kesilen,
kesildikten sonra kenarları bastırılan mendil pamuktan, ketenden ya da ipekten
yapılır. Kağıt mendillerin fazla talebi nedeniyle bez mendil üretiminde gözle görülür
bir azalma söz konusudur. DÜNYA DİLLERİNDE MENDİL HANDKERCHIEF ingilizce MOUCHOİR fransızca PANUELO ispanyolca FAZZOLETTO italyanca LENÇO portekizce BATISTA romance TASCHENTUCH almanca ZAKDOEK felemenkçe NASDUK isveççe LOMMETQRKLAEDE danimarkaca CHUSTECZKA polonyaca CZECH çekçe SERBO-CROAT sırpça ZSEBKENDÖ macarca NENALİİNA finlandiyaca POS’TİKA esperanto NASAVÖY PLATÖK rusca MANTİ’Lİ yunanca MANDİL arapça MİTPACHAT ibranice HANKACH japonca KİTAMBAA suahilice MENDİLLERİN DİLİ Mendil, yavuklular arasında hatıra, armağan olarak kullanıldığı gibi bir
haberleşme aracı olarak da kullanılmaktadır. Tanışmak isteyen bir erkeğin
gönderdiği genellikle ucu yanık mendil kız tarafından kabul edildiğinde “ evet ” geri
gönderildiğinde ise “ hayır ” anlamı taşımaktadır. Genç kız mendili kabul ettiğinde
kendi elleriyle işlediği bir mendili sevdiği erkeğe gönderir. Bu tür gönül işlerinde
kullanılan mendiller kesinlikle kullanılmaz o günün hatırasına saklanır. Herhangi bir anlaşmazlık ya da kırgınlık halinde mendil geri gönderilir. Mendil nişan, düğün vb.
nedenlerle karşılıklı gönderilen bohçalarında vazgeçilmez eşyalarındandır. Kız
tarafına gönderilen mendil geri gönderildiğinde “ size verilecek kızımız yok ”
demektir. Eğer mendil iade edilmezse “ kızımızı istemenize memnun olduk. Buyurun
görüşelim.” anlamına gelmekteydi. Her genç kızın çeyizinde kendi eliyle işlediği
birkaç mendil mutlaka bulunur. Müslüman Türkler arasında haremlik selamlık ya da diğer bir deyişle kaç-göç
olduğu günlerde adeta bir konuşma dili olan mendil genellikle genç erkeklerin
ceplerini süslerdi. Ceketlerin küçük cebine takılan mendilin şekli, anlayan ve anlamak
için bakan “ kadın ”a çok şeyler söylerdi. Tabii ki renkleri ile birlikte...
Küçük cebe konulup ucu da hafifçe dışarı çıkartılmış bir “ kırmızı ” mendil “
senin için yanıp kül oluyorum.” anlamındaydı. Eğer mendil beyaz ise “ artık sabır kalmadı. Evdekileri haberle. Bizimkileri istetmeye gönderiyorum.” demeye gelirdi. Bir
genç kız kendisinde gönlü olduğunu bildiği bir erkeğin arkasından geldiğini
gördüğünde çevresine belli etmeden mendilini yere düşürür. Erkekte kendisi için
düşürülen mendili eğilir yerden alır ve kendini dünyanın en mutlu insanı
zannederdi. Hoş olan bu durum türkülerimizde “ Üsküdar’a giderken bir mendil
buldum. Mendilimin içine lokum doldurdum.” şeklinde bile yer etmiştir. Yolcuları, dostları, yakınları, sevgilileri uğurlama sırasında da mendilin önemli
rolü vardır. Garlarda, istasyonlarda, otogarlarda, limanlarda, havaalanlarında
sevenleri uzaklara götürecek araçların arkasından rengarenk mendiller sallanır. İki
sevgiliden biri diğerine mendil verirken “ mendil tez ayrılık getirir ” inancı yüzünden
mendili birbirlerine satar gibi yaparlar.
Eski kadınların, hanımannelerimizin ve ninelerimizin çocuklara verdikleri bayram hediyeleri arasında yine mendil bulunmaktadır. MENDİL ÇEŞİTLERİ Hamal mendili ; bu isimle anılan mendiller kadın ve erkek mendillerinden büyüktür.
İşlemeli süs mendillerine ise hiç benzemezler. Bir peçete büyüklüğünde ve mutlaka
renklidirler. Çoğu da damalıdır. Hamallar yorulup terleyince, kuşaklarının arasına
sıkıştırdıkları bu mendillerle silinip kurulanırlar.
Yazma mendil üzerine baskı tekniği ile desen basılmış mendil. Kenarlar kravatlarla
uyum içinde olur. Çıkın mendilleri ; Büyük ebatta olan bu tür mendiller çıkın yapmak, öteberi vs.
koymak için kullanılır. Genelde koyu renkte olur. Yolculuk esnasında küçük çapta
sofra altı olarak kullanılmaktadır.

EROL KARA YASAL UYARI: 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na uygun olarak yayın yapan erolkara.net bünyesinde yayınlanan yazı, haber ve videolar,kaynak göstermek veya ilgili sayfaya link vermek koşuluyla yayınlanabilir. Aksi durumlarda her türlü yasal
haklarımız saklıdır.

Alıntıdır http://www.erolkara.net/622-bez-mendile-...haber.html
Bez mendiller de tarih oldu 1970'te Erol Günaydın televizyonda ‘‘At o çaputi al buni’’ diye kağıt mendil sallıyordu... Zamanla elde yapılan mendillerin yerini, fabrikalarda üretilen mendiller aldı. Fabrikasyon mendiller, sıradan olmasına karşın piyasayı kapladı. Kağıt mendilin bez mendile karşı yürüttüğü mücadele ilk yıllarda yavaş ilerledi. Kağıt mendilde de ürünle markanın adları birbirine karıştı. İlk bakışta masum bir istekti. ‘‘At o çaputi, al buni’’ Siyah-beyaz televizyon ekranlarının başında oturanlar, şaşırdılar. Bu da ne demek? Bez mendili atıp da ne olacak? Sanatçı Erol Günaydın, sık sık ‘‘At o çaputi, al buni’’ diye tekrarlıyor; bir yandan da elindeki kağıt mendili sallıyordu. İşlemeli, sırmalı, oyalı bez mendilleri atın, atın. İpeklileri,
ketenleri hepsini atın! 1970'den itibaren günlerce yayınlanan bu reklam aslında açık bir savaş ilanıydı. Bir
tüketim kalıbını kırmayı amaçlıyordu. Yokedilmek istenen öyle 15-20 yıllık tarihi olan bir
alışkanlık değildi. Yüzyıllar öncesinden gelen bir mendil kültürüydü sözkonusu olan. MAŞUKA HATIRASI Mendil, Osmanlı için burun, el, yüz silinen bir bez parçasından ibaret değildi. Üzerine
şarkılar, türküler yakılan, romanlara, öykülere konu olan bir kültürün öznesiydi.
İstanbul'da, mendil ticareti başlıbaşına bir işti. O yüzden Kapalı Çarşı'da mendil satılan yere
yüzyıllarca ‘‘Yağlıkçılar Caddesi’’ adı verildi. ‘‘Yağlık’’ mendilin eski adıydı. Halk arasında ‘‘yağlık’’, ‘‘kibar muhitlerde’’ ise ‘‘çevre’’ deniliyordu. O yüzden Reşat Ekrem Koçu da konuyu, ‘‘Türk Giyim Kuşam Sözlüğü’’nde hem mendil, hem de ‘‘çevre’’ başlıkları altında inceliyordu. ‘‘Kenarları kıvrılmış, oya ile yahud işleme nakışlarla süslenmiş yağlık, mendil’’ tanımını yaptığı ‘‘çevre’’ başlığı altında tarihi bilgiler veriyordu: ‘‘İşlemeleri ve oyaları ile öylesine kıymetli eski çevreler vardır ki, zamanımızda antikacı dükkanlarında ve müze vitrinlerinde ecdad yadigarı mefahir arasında teşhir edilmektedir. Eski devirlerin günlük hayatında hanımların ve hanım kızların, hatta sultanların ve hanımsultanların ve cariyelerin harem hayatında çevre, oyalarının hazırlanması ve sırma ile, ipek ile nakışlarının işlenmesi bakımından önemli bir iş konusu olmuştu; kızların çeyiz eşyası arasına girmiş, dost elinden yadigar olarak verilmiş, yavuklular elinde maşuka (kadın sevgili) olarak verilmiş, yavuklular elinde maşuka hatırası olarak öpüle koklana koyunlarda saklanmış; güzellikleri ve tuvaletleri ile en zarif gençlerin süsünü tamamlamış; orta tabakadan nice yetimelerin ve dulların el emeği ve göz nuru ile namuskarane geçimlerini sağlamıştır.’’ Ancak Avrupa'dan gelen esintiler, mendilin farklı alanlarda kullanılmasına yol açtı. El, yüz ve
burun temizliğinde kullanılan mendil, enfiye ya da kitap taşımak işlevini de yüklendi.
Bununla da kalmadı, Avrupai erkek kıyafetlerinde, ceketin sol tarafındaki cebe beyaz keten
ya da ipek mendil koyup, ucunu yaprak yaprak dökmek moda oldu. Renk renk mendiller,
bir şıklık unsuru kabul edildi. GÖRGÜ ADABINDA MENDİL Cumhuriyet bu noktada devraldığı mendili, giyim kuşamın vazgeçilmez bir aksesuarı haline
getirdi. Mendil kültüründe dönüşüm başladı. Mendil kullanımına ilişkin yeni kurallar, o
dönemde yaygınlaşan ‘‘adabı muaşeret’’kitaplarındaki yerini aldı. Tabii bu kitapların çoğu, dönemin Batı kültürünü Türkiye'ye taşıyordu. Viyanalı sosyolog
Dr.Gottfreied Andreas'ın yazdığı ve Turan Aziz Beler'in 1945 yılında Türkçeye çevirdiği ‘‘Görgü-En yeni ve ileri muaşeret usulleri’’ adlı kitap, türünün en çok satılan eserlerinden biriydi. Andreas, kitabında, zerafetin inceliklerini aktarıyordu: ERKEKLER İÇİN MENDİL Erkekler, burun silmek için kullandıkları mendili ceket veya pantolon cebinde taşırlar. Ceketin ön tarafındaki üst cebe süs mendili konur. Frak ve smokinle münhasıran beyaz renkli mendil kullanmak lazımdır. Resmi elbiseye renkli kenarlı mendil yakışmaz, son derecede kibar ve şık olmak şartile renkli ipek mendiller kullanılır. KADINLAR İÇİN MENDİL Bayanların mendilleri erkeklerinkinden çok ufaktır. Kenarları ajorlu veya dantellidir. Gece elbiseleri için açık renk büyücek krep veya şifon mendil yakışır. Andreas ve benzerlerinin öngördüğü Avrupai mendil kullanma kuralları özellikle büyük kentlerde yaygınlaştı. Cumhuriyet elitleri arasında kendine sağlam bir yer edindi, bu tarz... Anadolu da Avrupai kullanımdan etkilendi tabii. Kentlerde küçülen mendil, köylerde eski
formunu korudu. Kırsal kesimdeki kullanım, eski ‘‘yağlık geleneği’’nin sürdürülmesi anlamına geliyordu. Fakat kadın mendillerine Anadolu'nun hemen her yerinde göz nuru
dökülüyordu; mendiller özenle işleniyor, kenarları nakışlarla, simlerle bezeniyordu. Zamanla elde yapılan mendillerin yerini, fabrikalarda üretilen mendiller aldı. Fabrikasyon
mendiller, her biri sanat ürünü sayılabilecek el yapımı oyalı, nakışlı mendillerle
kıyaslanamayacak ölçüde sıradan olmasına karşın piyasayı kapladı. KAĞIT MENDİLİN ZAFERİ Erol Günaydın'ın ‘‘At o çaputi, al buni’’ reklamının devreye girdiği dönemde, piyasa fabrikasyon mendillerin hakimiyeti altındaydı. Günaydın'ın tanıtımını yaptığı ‘‘Sel-Pak’’, Türkiye'de üretilen ilk kağıt mendil markasıydı. Bu reklamların en önemli etkisi, kağıt
mendilin Türkiye'de ‘‘Selpak’’ adıyla tanınması oldu. Türkiye'de birçok üründe olduğu gibi, kağıt mendilde de ürünle markanın adları birbirine karıştı. Kağıt mendilin bez mendile karşı yürüttüğü mücadele, ilk yıllarda yavaş ilerledi. PİAR-
GALLUP'un yaptığı Profil 1989 araştırmasına göre, 1989 yılında kağıt mendil kullananların
oranı sadece yüzde 22.3 olmuştu. Yani Sel-Pak, 19 yılda insanların sadece yüzde 22.3'üne
bez mendili bıraktırabilmişti. Bez mendilin direnişi, 1990'larda kırıldı. Yeni kağıt mendil üreticilerinin de devreye
girmesiyle birlikte dengeler, kağıt mendil lehine bozuldu. PİAR-GALLUP'un ‘‘Tüketim kalıpları’’ araştırmalarına göre kağıt mendil kullananların oranı 1990'da 24.4, 1991'de 27.3, 1993'te 42.9 ve 1997'de ise yüzde 55.4 oldu. BEZ MENDİLİN SONU O tarihten itibaren de kağıt mendil tüketimi sürekli yükseldi. 1999'da ekonomik krizden
etkilense de 2000 yılı oranları artık bez mendilin sonunun geldiğini ilan ediyor. Selpak'ı
üreten İpek Kağıt'ın saptamalarına göre, 2000 yılında Türkiye'de kağıt mendil kullanım
oranı yüzde 73'e yükseldi. Bu oran kentlerde yüzde 92, kırsal kesimde yüzde 57. Kağıt mendil piyasasının iki devi var; İpek Kağıt ve Toprak Kağıt. İki firma, tüketimin önemli
bölümünü karşılayacak kadar büyük. Her iki firma da kağıt mendil tüketiminin kullanımını
daha da artırmak için mücadelelerini sürdürüyorlar. Çünkü halen Türkiye'de kişi başına
düşen mendil sayısı (yaprak) 25 iken, bu rakam İngiltere'de 381, Almanya'da 577. Tabii üretici firmaların, daha çok kağıt mendil satma çabasına en büyük destek farklı bir
gruptan geliyor; sokak çocukları. Hemen her köşe başında kağıt mendil satan bir çocuğa
rastlamak mümkün. Onların bir adı da ‘‘kağıt mendil çocukları’’... Demirel-Ecevit-Koç BEZ MENDİLDEN VAZGEÇEMEYENLER 10 yıl içerisinde zafer ilan eden kağıt mendil üreticileri, piyasaya ıslak mendil, kolonyalı
mendil gibi yeni türleri sürerek hakimiyetlerini pekiştiriyorlar. Mendil satılan yerler giderek tükeniyor. Pazar tezgahlarında, tuhafiyecilerde bez mendillere
yer kalmadı. Öyle ki, tuhafiyecilere, ‘‘bez mendil’’deyince boş bakıyorlar. 30 yıl önce ilk kağıt mendili görenler kadar şaşkın ifadeler taşıyor gözleri. Bunlar genç tuhafiyeciler... Eskilerin tepkileri ise farklı. Ankara'da Kocabeyoğlu pasajında yıllardır tuhafiyecilik yapan Necdet Oruç ‘‘Bez mendil var mı?’’ sorusunu duyunca hüzünlendi. ‘‘Artık satmıyoruz’’ dedi, anlattı: ‘‘Eskiden ayda birkaç kutu bez mendil satardım. Şimdi kimse sormuyor bile. İstanbul'da mendil toptancılığı yapanlar bile bu işi bıraktılar.’’ Kadın mendillerinin satıldığı bir yer bulmak neredeyse imkansız. Orta sınıf çeyiz malzemesi
satan kimi mağazalar ile lüks giyim mağazalarının erkek reyonlarında mendile rastlamak
mümkün. Evet, sadece erkek reyonlarında bez mendil satılıyor. Anlaşılıyor ki, kadınların unuttuğu bez
mendiller hala kimi erkeklerin cebinde kendine yer bulabiliyor. Sayıca az olan bu bez
mendil meraklısı grubun çoğunluğu 50 yaş ve üzerindeki kuşaktan. Ne yapsınlar? Onlar çocukluklarında annelerinin katlayıp ütüleyip ceplerine koyduğu bez
mendile alışmışlar; bırakamıyorlar. Bez mendil taşıma alışkanlığından bir türlü
vazgeçemeyenlerin arasında ünlü isimler de var. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Bülent Ecevit ve işadamı Rahmi Koç da bu isimlerden... Koç, rengarenk ipek mendilleri yakasından hiç eksik etmiyor. O ipek mendili, kravatını ya da fularını tamamlayan bir aksesuar olarak kullanıyor. Demirel ve Ecevit ise farklı. Onlar bez mendili ceplerinde taşıyorlar. Terlerini kurulamak ya da burunlarını silmek için
bulunduruyorlar üzerlerinde. Demirel ve Ecevit'in hala bez mendil kullanmasının anlamı ne? Gazi Üniversitesi'nden psikiyatrist Doç. Dr. Selçuk Candansayar'a sorduk bu soruyu. ‘‘Alışkanlıklarını değiştirememelerinin, tutuculuklarının göstergesi’’ dedi. ‘‘Yerleşik kıyafet duygusu olan insanlar o kıyafetin hiçbir parçasından vazgeçmezler’’ açıklamasını getirdi. Ancak Demirel ve Ecevit için mendilin farklı anlamları olduğunu vurguladı: ‘‘İkisinin de mendili taşımaya başlayış biçimleri herhalde farklıdır. Demirel kırdan gelen bir insan. Babasının kesinlikle bir bez mendili vardır ve onu yağlık olarak kullanıyordur; terini silip cebine tıkıştırıyordur. Büyük ihtimalle Demirel de mendilini katlamıyor, tıkıştırıyordur. Psikiyatride ‘‘geçiş nesnesi’’ kavramı vardır. Bir çocuğun gerçek dünya ile ilişki kurmaya başladığında kişiliği oluşurken kullandığı nesnedir. Demirel 'in de köyden kente geçerken kullandığı nesne mendil. O yüzden bırakamıyor mendili. Ecevit ise farklı. Onun için bez mendil bir kent imgesinin parçası. Rahşan ve Bülent Ecevit, kentte doğup büyümüş, kent orta sınıfından geliyor. Onların gençliklerinde mendil, batılı giyim tarzının en önemli aksesuarlarından biriydi. Ecevit, çocukluğundan itibaren bütünleştiği mendili bırakamaz.’’ Demirel ve Ecevit, hala bez mendil kullanan iki farklı tipin seçkin örnekleri. Bugünün gençlerinin çoğu bez mendille hiç tanışamadılar bile. Ve tabii yeni liderler de onların
arasından çıkacak...
Alıntıdır http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnewsmo...id=-175423
IMG_0744.JPG
İpek mendil, kâğıt mendil İpek mendiller vardı eskiden. Kenarları yaklaşık bir buçuk karışlık kare biçiminde işlemeli
mendiller. Hem yüz kurulama, burun silme gibi dünyevi işlere, hem de hatıra, sevgi ve aşk simgesi gibi manevi işlere yarardı. Yıkanır, ütülenir, özenle katlanıp cebe konurdu. Birkaç yıl geçirildiği olurdu onunla. Hele bir de özel bir yeri olan birinden gelmişse el
kurulama gibi basit işlerde kullanılmaz itinayla saklanırdı. Çabuk yıpranmaması izin
saygıyla davranılırdı ona. Çok şey simgelerdi. Çok şey simgelediği için de türkülere
şarkılara konu olurdu sık sık... Bir de verem illeti vardı. Çoğu zaman adı söylenmez, “ince hastalık” diye anılırdı. Aşıklara
yakışırdı en çok. Sevenler ince hastalığa düşerdi karşılık bulamadığından... Ya da
sevdiğine açılamadığından; ya da aşılması imkansız bir engelle karşılaştıklarından... O
derin sevdayla yanarlarken bir gün ciğerleri sökülürcesine biteviye öksürmeye başlarlar
ve ağızlarından lâl rengi bir sıvı bulaşırdı beyaz ipek mendile... O rengi iyi yansıtırdı ipek
mendiller... Lâl, ince hastalık, mahçubiyetinden birbirine açılamayan sevdalılar, bir ömürlük aşklar, kavuşamayan âşıklar ve ipek mendil birbirini iyi tamamlardı. Bir âşıkın
ölümü en iyi ipek mendile düşen bir kan lekesiyle anlatılabilirdi. O âşıklar öldü. O karbeyazı ipek mendilleri ceplerine koyup gittiler. Ne kadar yıkansa da
mendilden çıkmayıp pembeye dönmüş bir acıyla beraber... Şimdi kağıt mendiller var. Bir kerelik kullanıma mahsus. Paket halinde taşıyor, ihtiyaç
duydukça tek seferliğine kullanıp atıyoruz. Hiçbir özelliği yok. Fast-food gibi bir şey. Aşırı
tüketimi simgeleyebiliyor sadece. Hatıra olarak verilemiyor kimseye. Cebimizde
varlığının farkına bile varmıyoruz. Bir bakıyoruz ki bitmiş, hoop git bir yenisini al.
Tıpkısından bir daha... Islanınca kaybolacak kadar küçülüveriyor. O yüzden görsel bir
imge olması da imkânsız. Zaten artık âşıklar verem de olmuyor. Veremin yeryüzünden silindiğinden değil, hâlâ yaygın yoksullar arasında. Hiçbir aşkın verem edecek kadar
uzamadığından. Bir sinemanın kafesinde oturuyorum. Hemen yanımdaki masada ikisi kız ikisi erkek dört
genç oturuyor. Konuşmalarından lise öğrencisi oldukları anlaşılıyor. Masalar o kadar
yakın ki ister istemez kulak misafiri oluyorum. Konu aşk ilişkileri. Yaşları bilemedin on
yedi- on sekiz. O ana kadar kaç kızla çıktığını hesaplamaya çalışıyor biri. Anlattığına göre
ortalama “aşk” süresi bir hafta. Sonra konu paraya geliyor. Yok param olsa şöyle
yapardım, şu telefonu alırdım, bilgisayarımı yükseltirdim falan. Söz tekrar ilişkilere geliyor ve biri ötekine, “ona çok para yedirdin mi?” diye soruyor, eski kız arkadaşını
kastederek. Arkadaşı, “bir hafta sonra ayrılacağım kıza ne diye para harcayayım ki?”
diye yanıtlıyor onu. Yani kural bir hafta sonra ayrılmak. Acı çekmeden, ince hastalığa
düşmeden, bir mendile bir katre gözyaşı, bir damlacık kan dökmeden... Temiz, hijyenik, acısız, tek kullanımlık... Tıpkı kâğıt mendil gibi... Esas amaç hızlı tüketim. Bu konuda başarının ölçütü sadece skor.
Kaç kızla çıktın? Kaç erkeğin ayrılık biletini kestin? Kaç kişiyle beraber oldun? Kaç kişiyi
“sen” terk ettin? Peşinde kaç kişi var? Amerikan basketbol liginin istatistikleri gibi tıpkı.
Her adımın, her figürün, her saniyenin hesabının tutulduğu bir istatistik evreni. Geçmişin ve şimdinin aşklarının simgesidir mendiller. Birisi bir ömür cepte taşınırdı; öteki
bir defa kullanılıp atılıyor.
Alıntıdır http://blog.milliyet.com.tr/ipek-mendil-...ogNo=18365
Bir ara kısa bir süreliğine ben de bez mendil taşımıştım ama arkadaşlar bayağı dalga geçmişlerdi.
(03/01/2013, Saat: 22:25)Suhulet Adlı Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Bir ara kısa bir süreliğine ben de bez mendil taşımıştım ama arkadaşlar bayağı dalga geçmişlerdi.

temizlik açısından bana göre kağıt mendiller daha uygun gibi geliyor..bende nostaljiyi severim ve alışkanlıklarımdan kolay vazgeçmem ama günün koşulları ve çevreniz buna sizi mecbur bırakıyor.bilirsiniz panasonicin efsane telefonu gd90 vardı bende 11 yıl kullandım.bir toplum içinde açtığımda millet bana uzaylı gibi bakıyordu.Big Grin hala çalıştığı halde geçen sene değiştirdim.
bir düzine bez mendilim var. Yanımdan hiç eksik etmem. Hatta bu hafta tuhafiyeciden bir kutu daha farklı farklı desenli bez mendil getirtmesini istedim.Smile
Kağıt olanlar zımpara gibi. Hele de nezle gripseniz bir rulo tuvalet kağıdı bitiyor tabii burnu kırmızı ve tahriş ederek.
yirmi yaşına kadar bez mendil kullandım
ilk okulda mendil ve tırnak kontrolü vardı
ah gençlikConfused
Paylasim icin tskler, eskiden bende bez mendil kullanirdim, simdi neden kullanmiyorum bende bilmiyorum ama galiba simdi heryerde kagit mendillerin bulunmasiyla bezlere ilgi azaldi, simdi biraz gaza geldim, yarin marketleri alt ust edeyim Wink
hala bez mendıl kullanırım ve de yanımdan ayırmadıgım kısısel eşyalarım arasındadır.Sağ cebımde cep telefonum sol cebımde ıse mendılım ve anahatarlıgım asla eksık olmaz.
yaklasık 12-13 senedır bez mendıl kullanıyorum.Dalga gecen bırıyle su ana kadar kasılasmadım Blush
temız kullanmak gerekıyor tabıı
ben genelde 1-2 gunde bır degıstırmeye calısıyorum
evde heralde 20 kadar mendılim var
Sayfalar: 1 2 3